5 Mayıs 2019 Pazar

Sömürülen ülkelerle emperyalist ülkeler arasında şöyle bir ilişki vardır.


Emperyal ülkeler sömürmekte oldukları ülkede kendine hayran bir kitle oluşturur. Bu kitle, emperyal ülkelerin sanat, edebiyat ve askeri gücüne hayran bırakılmak suretiyle öz güven yoksunluğuna ve komplekse sokulur.
Kendi kültürlerinden uzak durmak onlar için medeni olmak anlamına gelir. Bu şekilde bu kitlenin mensupları ufku daralmış, halkına uzaklaşmış, cesareti kırılmış ve rakibine karşı refleksleri kırılmış insanlar haline gelirler.
Emperyal ülke sömürdüğü ülkede iktidarı ve üst yönetim kadrolarını bu kitlenin elinde tutmak için her türlü desteği verir ve bu ülkede iktidarı bu kitle eliyle deruhte etmeye çalışır. Fakat bu ülkelerde etki edemedikleri muhalif bir kesim kalır bunlar aksine bu emperyal ülkelerin kültürlerine daha da düşman olurlar. Okumalarını onların dışında bağımsız kaynaklardan yaparlar. Kompleks yerine intikam hisleriyle dolarlar. Refleksleri kırılmaz daha çok dinamik bir zihin taşırlar. Onlar yaptıysa biz de yapabiliriz düşüncesiyle gözleri hep zirveye dönük olur.
Emperyalistlerin kültürünü reddeden, yerli olmayı savunanların bu halleri, ülkede iktidarı elinde tutan bu zihni iğdiş edilmiş kitle tarafından alay konusu olur, hayalcilikle suçlanır.
Neticede bir süre sonra dinamik olan bu muhalif kitle, refleksleri kırılmış, öz güvenini yitirmiş, halktan uzaklaşmış iktidar sahiplerinden iktidarı ele geçirir.

Bu aynen Türkiye’nin yakın siyasi tarihinin resmidir.

Cumhuriyetin kurulmasıyla beraber iktidarı elinde tutan laik ve batı hayranı kesim aynen bu şekilde batı karşısında yaşadığı kompleks yüzünden kısır bir yapıya büründü. İslamcı kesim bağımsız kaynaklardan okumalarını yaptı, hep batı emperyalizmi ile hesaplaşmanın planlarını yaptı. Bu dinamizm, karşısında refleksleri kırılmış ‘’laikçi’’ batıcı kesime her alanda galebe çaldı ve iktidarı ele geçirdi.

Bu yüzden Ak parti İktidarının işi hâlâ kolay çünkü laikçi muhalif kesim halen batı hayranlığını bırakamadığı ve batı karşısında kompleksten kurtulamadığı için gerçek anlamda dirayet ve istikamet kazanamıyor.

Bu emperyalizmin açmazıdır. Ya sömürdükleri ülkede bir kitleyi bu şekilde güdecek, iktidarı onların eliyle deruhte edecek ama sonuçta kısır bıraktığı bu kitle içeride yenilip iktidarı kaybedecek. Ya da o ülkeye hiç demokrasi yüzü göstermeyecek.
İşte şimdi batı bu hatasını telafi etmek için işi geriye sarmaya çalışıyor ve eğer yeniden iktidarı kendi ‘’evlatlarına’’ kazandırabilirler ise bir daha Türkiye’ye demokrasi yüzü gösterilmeyecek.
Çünkü onların bu işi demokratik yoldan başaramayacaklarını onları düşürdükleri durumdan biliyorlar. Yok batı bundan vazgeçti o günler geçti diyorsanız siz de batının manyetik alanına girdiniz demektir. Hem ABD hem Almanya açıkça darbe girişiminde bulunmuş bir örgütün liderine ve elebaşlarına, bütün dünyanın gözünün içine baka baka kol kanat geriyorsa, Venzüela'da darbeye açıktan destek veriyorsa, Mısır'da darbecileri hemen tanıyorsa bu iş devam ediyor demektir.

Hiç yorum yok:

Türkiye’de Yaşayan Milletin Ortak Adı; -Anadolu Türkü-

Türkiye’de her kökenden insanın kendini ülkenin öz sahibi saymasının önündeki yapay engel nedir? ‘’Kürtler dışındakilerin toptan Orta Asya T...