25 Şubat 2019 Pazartesi

Müzik konusu, Ehl-i Hadis'in samimiyet durumunu ortaya çıkaran turnusol kağıdı



Ehl-i Hadis, İslam tarihinde tartışmaların yoğunlaştığı dönemlerde olduğu gibi yine Ehl-i Sünnet'i kendileri tarif etmek suretiyle kendilerini Ehl-i Sünnet'in tek savunucusu ve tarif edicisi konumuna getirmeye çalışıyor. 
Fakat yine bu işi İslam tarihinde öne çıkan, tarihe haklı olarak adını yazdıran alimlerin tarzıyla değil vaizleriz tarzıyla, yaygara ile yapmaya çalışıyorlar.
Örnek olarak müzik konusu. Bu konuyu ısrarla gündeme getiriyorum çünkü her şeyi ortaya döken, usul konusunda havlu atanları deşifre eden bir örnek.
Çalgı aletleri, hadisçilerce sahih sayılan rivayetlerde yasaklanmış, şeytan işi sayılmıştır. İçerik, neden dikkate alınmadan toptan yasak sayılmıştır. Aynı şekilde Mezhep imamları ve mezheperin öne çıkan alimlerinin ezici çoğunluğu da bu kanaattedir.
Bu durum Gazali'ye ve İbn-i Hazm'a kadar böyle gelmiştir. Bu iki büyük alim bu konuyu kendi usulleri ile bir karara bağlamıştır. İbn-i Hazm hadisçiliği ile öne çıkan biri olarak çalgı aletlerini yasaklayan rivayetlerin sahih olmadığını ilmi delillerini ortaya koyarak savunmuş ve müziğin caiz olduğu hükmüne ulaşmıştır. Kendi içinde tutarlı bir karardır bu ama hadisçileri,  genelin kabul ettiği kriterleri yok sayarak, hadis usulünün otoritesini sarsarak ulaşılan bir hükümdür bu.
Gazali de benzer şekilde ama  hadis rivayetlerini tek tek eleyerek sahih rivayetleri sıhhat yönüyle değil gerekçeler yoluyla  farklı yorumlamıştır. İbn-i Hazm gibi tek tek hadis usulü disiplinini göz önüne alarak yapmamış, aslında biraz da mutlak yasak ifade eden rivayetleri görmezden gelen bir metotla yapmıştır bunu. İkisi de son hükümlerini verirken Kur'an'da bu konuda açık bir yasak olmamasını asıl delil olarak öne sürmüşlerdir.
Günümüzde ve Osmanlı döneminde medreselerimizde okutulan kitapların sahibi alimlerimizin bu konudaki tarzı nasıldır?
Abdülganî Nablusî, İbn Âbidîn, Takiyyüddin Sübkî,  Şevkâni gibi bilginler Gazali yolundan giderek müziği içerik ve amaç itibariyle yorumlamış ve mutlak haram saymamıştır ama bu şekilde bir hüküm vermenin hadis disiplinini sarsmış olacağını dikkate sunmaktan kaçınmışlardır.
Çünkü bu konuda müziğin mutlak yasaklığına dair hadis rivayetleri vardır. Lokman 6'da geçen “lehve’l-hadîs”den maksadın şarkı olduğunu sahabeden İbni Mes’ud, İbni Abbas, Ebu Ümâme ve Cabir b. Abdullah; Tabiinden Mücahid, İbn Cüreyc, İkrime, Hasan-i Basrî savunmuştur ve mezhep imamları da aynı kanaattedir.
Yani müziği haram olma bakımından amacına göre ayırmak, mezheplere ve rivayetlere bağlı kalacağını iddia edenler için mümkün değildir. Bunu ancak Kur'an'ı esas alarak yapabilirsiniz ve bu durumda hadis disiplinini sarsmış olur yeni bir yol açmış olursunuz. Bu yol şudur; sahabenin, tabiinin, mezhep imamlarının Kur'an'ın muradını doğru anlamamış olma ihtimalini kabul etmiş olursunuz ve bazı sahih hadis sayılan rivayetlerin aslında Resulullah'ın sözü değil rivayet edenlerin anlayışı olduğunu kabul etmiş olursunuz.
SONUÇ,  bugün müziği amacına , içeriğine göre helal sayanlar, iddia ettikleri gibi sahih hadisleri mutlak hüküm olarak kabul ettiklerini ve mezhep imamlarını itirazsız şekilde dikkate aldıklarını kabul etmemiz mümkün değildir. 
Ciddi bir Ehl-i Hadis mensubu bu konuyu bize anlatsın ama samimi olsun.







Hiç yorum yok:

Türkiye’de Yaşayan Milletin Ortak Adı; -Anadolu Türkü-

Türkiye’de her kökenden insanın kendini ülkenin öz sahibi saymasının önündeki yapay engel nedir? ‘’Kürtler dışındakilerin toptan Orta Asya T...