17 Haziran 2019 Pazartesi

ESKİ TÜRKİYE VE YENİ TÜRKİYE, TORPİLCİLİK

ESKİ TÜRKİYE VE YENİ TÜRKİYE'DE, TORPİLCİLİK
Türkiye’de her dönemde cari olan adam kayırma ve yolsuzluk konusu, şimdi neden milli güvenlik sorunu gibi yansıtılmaya başlandı ve bu söylem nasıl çok tuttu?
Türkiye’de zenginlik, fırsatlar ve makamlar arttı mı? Arttı.

Eski Türkiye’de bunları kontrol eden, paylaştıran, Atatürkçülük adı altında toplanan, laikçiliği tek maharet sayan bir güruh vardı. Devlete etki edebilecek çok az STK vardı. ADD, ÇYDD, Lions belki bir iki tane daha ama bunlar arasında geçişkenlik vardı, birinde yönetici olan diğerinde de olabilirdi çünkü ortak paydaları Atatürkçülüktü. Vatandaş eğer namaz kılıyorsa, sakallıysa, başörtülüyse, kürtse, alkol kullanmıyorsa Atatürkçü olamazdı. Atatürkçüyüm dese de kabul görmezdi çünkü İnkılap Tarihi kitaplarında bu kesimlerin Atatürkçü olmasını engelleyen çizgiler çekilmişti. Mesela tarihi olaylara göre Dersimliler de Atatürkçü olamaması gerekiyordu ama onlar bir ortak payda yüzünden kendilerini Atatürkçülük tarafına atmıştı.
Böylece makamlar çok dar bir kesimin elinde kalıyordu, halkın büyük bölümü devlet makamlarına giremeyeceğini baştan kabul ettiği için ‘’adam kayırma’’ şeklinde bir adaletsizlik gündeme gelemiyordu çünkü sorun temel bir sorun olarak gösteriliyor, bu bahsettiğimiz kesimlerden birilerinin devlete girmeye kalkması milli güvenlik sorunu olarak karşılanıyor suçlu ilan ediliyordu. Medya da bu durumu çok güzel ambalajlayıp insanlara yutturuyordu.
Yani eski Türkiye’de zenginliğin paylaşılması ve makamların paylaşılması kolaydı, bu imkanların kimlere açık olduğunu herkes bilir, halk bu yüzden ‘’haddini bilirdi’’. Her işe, her makama talip olmazdı. Mesela yüksek yargı üyesi olanlar içerisinde bırakın bir Refah Partiliyi MHP'li bile bulmak zordu. Dış işleri bürokrasisi aynı şekilde Anadolu insanına tamamen kapalıydı.
Büyük zenginler belliydi. Çok zenginler listesi onlarca yıl aynı isimlerle devam etmişti.
Şimdi torpil yok mu? Var tabii ki.
Ama Atatürkçülük, laikçilik, bir aileden olmak temel bir kriter değil. İktidar partisi olan Ak Partili olmak için de temel bir kriter yok, çoğu önceden başka parti mensubu olan bir tabanı var, ülkenin yarısı Ak Partili diğer yarısı da bunların eşi, dostu, akrabası. Türkiye’de onlarca STK, dini yapı, meslek teşkilatı, il ve bölge dernekleri faaliyet gösteriyor ve bunlar siyasetçi üzerinde etkili olabiliyor ve bunların hepsine her vatandaş bir çeşit ulaşabilir durumda. Dolayısıyla da bu rekabet; çok hikaye, çok dedikodu doğuruyor.
Liyakat ne durumda? İşte burada ülke olarak iyi sınav veremiyoruz. Çünkü Türkiye halkına yerleşen şöyle berbat bir anlayış var ‘’Eğer bir yere gelmeyi becerebiliyorsan hak etmişsindir’’. Bunun bir partiyle/fraksiyonla ilgisi yok. Bunu da herkes çok iyi biliyor.

Hiç yorum yok:

Türkiye’de Yaşayan Milletin Ortak Adı; -Anadolu Türkü-

Türkiye’de her kökenden insanın kendini ülkenin öz sahibi saymasının önündeki yapay engel nedir? ‘’Kürtler dışındakilerin toptan Orta Asya T...