Suriye iç savaşı ve
bizim oraya müdahil olmamız bizi bir üst lige çıkardı. Kendi iç savaşını
engellemeye çalışan ülkeden başka ülkenin iç savaşını büyük devletlerle masada
ve sahada çözmeye çalışan bir ülke haline getirdi bizi. Rusya ile ilişkilerimiz
gelişti, bu ilişki bize dünyada s400 alan Çin'den sonra ilk ülke olma imkanını
verdi.. Irkçılığın son dönemde hızla yükseldiği AB ülkeleriyle ciddi sorunlarımız
vardı, bize her fırsatta sorunlar çıkartan bu ülkeler son 2-3 senedir Suriyeli
göçmenlerden korktukları için bize
bulaşmamaya çalışıyorlar. Avrupada son yıllarda Türklere karşı artan ırkçı
saldırılar son 2-3 yıldır artmamakta hatta azalma eğilimine girmiştir. Bu durum
AB ülkelerinde her seçimde ırkçı partilerin oylarını artırmasına rağmen
olmaktadır. Buna paralel olarak Avrupadaki Türkleri göçmenlikten avrupalılar
ile göçmenler arasında bir yere taşımıştır. Burada Suriyelilerin yükünü taşımak
Avrupadaki Türklere olan saldırıları, dışlanmayı azaltmaktadır. Doğu Akdeniz’deki
sondaj çalışmalarımız konusunda AB ülkeleri çok daha fazla üzerimize
gelebilirdi. Fakat AB’li sözcüler, bugünlerde Türkiye’ye karşı ellerinin güçlü
olmadığını söylemek durumunda kalıyorlar, bu durum ABD basınına da yansımıştır.
Evet biz bunları hesap etmeden Suriyeli
kardeşlerimize kapımızı açtık büyük bir yükü üstlendik ama geldiğimiz noktada
nükleer silahın sağlayamayacağı bir gücü bize sağlamış olmadı mı bu ensarlık?
Önceki dönemden bize güçlü, nükleer silahı olan, sanayileşmiş bir
ülke bırakılmadı ama geleneklerimizde olan göçmenlere kapı açma geleneği bize
bugün büyük kapılar açıyor. Bu dönemde her alanda çıta yükseltildiği gibi
göçmen kabulünde de çıta yükseltilmiştir olan budur. Hiç bedel ödemeden büyümek
ve güçlenmeyi beklemek bizi bir yere götürmez.
Şimdi bu sermayemizi
de içimizdeki bencil ve korkaklar yüzünden kaybetmeyelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder