21 Ocak 2021 Perşembe

Faiz Konusu


Kur’an tedricen inmiştir, olaylar geliştikçe nazil olmuştur sözü çok kullanılır ama bu sözün Kur’an üzerine düşünenler arasında pratik etkisinin çok olmadığını görüyoruz. Gelenekçilerden bunu zaten bekleyemiyoruz çünkü onlar nesh teorisiyle Kur’an’ın tedriciliğini baştan boşa çıkarıyorlar.
Medineli müslümanlar mevzi kazandıkça, kazanımları arttıkça, altı dolduruldukça yeni yasaklarla ve yeni görevlerle sorumlu tutuluyordu. Eğer biz bugün Kur’an’ı aynı şekilde hayata aktarmazsak İslam yaşanabilir bir din olmayacak, insanlar günah işlediklerini düşünerek dejenere olacaklar ve madem bu günahı işliyorum şunu da işleyeyim durumuna gelecektir.
Faiz, İslam kültüründe zinadan, hırsızlıktan çok daha büyük bir günah olarak tanımlanır. Bugün faiz hesaplarına imza atmayan bürokrat ve işadamı neredeyse yoktur bu durumda, bu büyük günaha giriyorum rüşvet alıp versem ne olur dejenerasyonu yaşanabilir.
Halbuki faiz kişilerin gücünü aşan bir zorunluluk, diğerleri kişinin inisiyatifine kalmış günahlardır.
Öncelikle faiz bugün insanların gücünü aşan bir şey midir?
Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar.( Bakara 286)
Ayetinin kapsamına girer mi? Zengin olan zekat verir, yol bulan hacca gider, su varsa abdest alınır gibi altyapısı olduğunda ortaya çıkan bir yasak mıdır?
Ve bugün cari olan faiz türlerinin hepsi Kur’an’ın yasakladığı faize girer mi?
İkinci konuya şimdilik girmeyelim.
Biz öncelikle tedricilik ve insanın gücünü aşması açısından faiz konusuna bakalım.
Faiz Kur’an’da tedricen yasaklanmıştır.
Rum 39’da Faizin Allah katında makbul olmadığını
"İnsanların malları içinde artsın diye verdiğiniz herhangi bir faiz, Allah katında artmaz. Fakat Allah rızasını dileyerek verdiğiniz herhangi bir sadaka böyle değildir. İşte onlar sevaplarını kat kat artıranlardır."
Nisa 160-161’de Yahudilere haram kılındığını
Yahudilerin yaptıkları zulüm ve birçok kimseyi Allah yolundan alıkoymaları, kendilerine yasaklanmış olduğu hâlde faiz almaları, insanların mallarını haksız yere yemeleri sebebiyle önceden kendilerine helâl kılınmış temiz ve hoş şeyleri onlara haram kıldık. İçlerinden inkâr edenlere de acı bir azap hazırladık.
Al-i İmran 130’da kat kat faiz yemenin yasak olduğunu
"Ey iman edenler, faizi kat kat alarak yemeyiniz. Allah'tan sakının ki başarıya ulaşasınız."
Ve son olarak Bakara 278-279’da geçmişe dönük değil anaparanız sizin olmak üzere bugünden sonra bakiye faiz alacaklarınızı bırakın şeklinde yasaklanmıştır.
Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve eğer gerçekten iman etmiş kimselerseniz, faizden geriye kalanı bırakın.
Eğer böyle yapmazsanız, Allah ve Resulüyle savaşa girdiğinizi bilin. Eğer tövbe edecek olursanız, anaparalarınız sizindir. Böylece siz ne başkalarına haksızlık etmiş olursunuz, ne de başkaları size haksızlık etmiş olur.
Bu ayet Hicretin 10. Yılında veda haccında indiği rivayet edilir. Yani Kur’an’ın nüzulünün son yılında.
Medine devletinde mal can güvenliği sağlanmış, haksız yere mal gaspının önüne geçilmiş, sermaye belli kesimin elinde olmaktan çıkarılmış, zekat müessesesi çalışıyor ve iktidar faizi kaldıracak güce kavuşmuş.
Faizin çeşitlerini inceleyelim.
Tefecilik yani devlet kontrolü dışındaki faizcilik her zaman yasaktır. Çünkü burada fırsatçılık vardır ve zor durumdaki kişinin malı kat kat faiz uygulanarak elinden alınır. Devlet vatandaşını korumak zorundadır.
Paranın saklanması açısından;
Bugün Türkiye’de bankadaki parası bir milyon TL’yi aşan mudi sayısı 149 bini geçmiş durumda.
Bu paranın saklanma sorunu yanında bu paranın dolaşımda tutulması gereği de vardır. Bugünün ekonomik sisteminde devletler belli sınırda para basma hakkına sahiptir. Eğer fazla para basarsa enflasyona sebep olur. Bu durumda Türkiye devletinin dolaşımda olan parasının piyasaya girmesi devletin menfaati gereğidir. Vatandaş olarak devletinizin parasını piyasa dışında tuttuğunuz oranda aslında devletinizi zarara uğratıyorsunuz demektir. Ülkenin dünyayla rekabetinde, parayı dolaşım dışında saklamakla ülkenize zarar vermiş olursunuz. Diğer taraftan bu insanlar paralarını bankada gelir sağlamadan saklasa enflasyon karşısında zarar ederler.
Katılım bankaları daha tercih edilmelidir. Fakat işin arka planında bu katılım bankaları da devlet tahvili almak durumundadır. Çünkü eğer devlet tahvili alımında katılım bankları ve halkın bir kısmı devre dışı kalırsa bu sefer devlet az alıcı olan ortamda daha yüksek faizle borçlanmak durumunda kalır yine ülke zarar eder.
Neticede şu anda cari olan dünya ekonomik sisteminde faizden kaçmak mümkün değildir. Müslümanlara düşen bu sistemi bir an önce dünya çapında ıslah etmektir.
Bununla beraber bazı sistemler geliştirilebilir.
Her semtte halkın esnafa ortak olabileceği devlet denetiminde yerel semt borsaları kurulabilir. Yatırım için paraya ihtiyacı olan tüccar semt borsasına başvurur vatandaş yakınında olan bu işletmelere devlet denetiminde ortak olabilir.
Küçük ve orta boydaki sanayi kuruluşları için hissedar bulma fuarları düzenlenebilir. Bu fuarlarda bu sanayi kuruluşları yeni yatırımlarının tanıtımını yapar halkla direk ilişkiye girerek hisse satabilirler.
Devletin yaptığı yatırımlarda mesela Avrasya tüneli gibi yatırımlarda;
Devlet ihaleye çıktığında şu şartı koşabilir; Yatırımın %30’nu öz sermayenizle yapacaksınız geri kalanına halkı ortak edeceksiniz. Halk geliri gideri belli bu yatırımlara ortak olabilir. Bu firmalar böylece maliyetleri artıran krediyi almak durumunda kalmayacak bu tür tesislerin kullanımı daha ucuz olacak. Bu sistem şu anda ‘’sukuk’’ adı altında bilinen bir sistemdir. Bu işlem yatırımlar yapılırken ortak olunması ilkesine dayandırılarak geliştirilmelidir.
Bu sistemlerde bazı aksamaların sıkıntıların ortaya çıktığı önceki tecrübelerden biliyoruz. Devlet kontrolü etkin olacak, buralara atanacak denetimciler, yeminli mali müşavirler gibi hapis cezası müeyyidesiyle sorumlu tutulursa bu sistem gelişir.
Kontrolsüz, arkasında başka güçlerin olduğu faiz lobiciliği, maliyetlerin artmasına, sermayenin belli ellerde toplanarak tekeller oluşmasına ardından da fiyatların bu tekeller eliyle belirlenmesine sebep olduğu ve dünya şu anda bu sistemin sonucu oluşan kartellerin dünyayı sömürmesinin bedelini ödediği bir gerçektir. Kontrolsüz, bir güç ile, hileler ile kurulan faiz tezgahları Kur'an'ın yasakladığı faizdir.

Hiç yorum yok:

Türkiye’de Yaşayan Milletin Ortak Adı; -Anadolu Türkü-

Türkiye’de her kökenden insanın kendini ülkenin öz sahibi saymasının önündeki yapay engel nedir? ‘’Kürtler dışındakilerin toptan Orta Asya T...