Mevcut iktidara şiddetle muhalefet edenlerin çoğunun gerekçesi iktidarı başarısız görmeleri yüzünden değil aksine iktidarı çok başarılı görmeleri yüzündendir.
Bunun açıklamasını yapmaya çalışırsak;
Dindarlık bu ülkede belli bir kesim için haset ve çekememezlik sebebidir.
İnsanlar, dindar bireylerin başarılarını kıskanır çünkü bu başarı, dindarlığın toplumda belirli bir statüye erişmesine yol açar. Bu, özellikle dindarlığı bir zayıflık olarak görenler için kabul edilmesi zor bir durumdur. Başarılı dindarlar, sadece kendi toplumlarında değil, dünya çapında da bir meydan okuma olarak görülür.
Türkiye’de Siyasi Muhalefetin Kaynağı
1. Solcular ve CHP’li Sekülerler:
Bu grup, dindarların başarısını Atatürk’ün ilkelerine bir tehdit olarak görüyor. Başarılı bir dindar iktidar, onlara göre Atatürkçü düzenin zayıflaması anlamına gelir.
Onlar için dindarlar başarmış olamaz, bu olmamalı, insanlar buna şahit olmamalı, bu Atatürk’ün haksız çıkması demektir. Onun için bu endişelerle bütün hırsları ve güçleriyle muhalefet ediyorlar.
Bu yüzden, dindarların başarısını baltalamak için yoğun bir muhalefet yaparlar. Onlar için bu, Atatürk'ün mirasını korumak adına bir savaş gibidir.
2. Seküler Merkez Sağcılar:
Seküler Merkez sağcılar, dini sadece bir inanç alanı olarak görürler. Hayatlarını kısıtlayan bir dini yaşantıyı mecburi görmezler. Dini emir ve yasakları hassasiyetle uygulama gayretini gereksiz bir tutuculuk ve yaşamayı bilmeme olarak görürler.
Bu nedenle, bir dindarın dünya işlerinde başarılı olması, onların dünya görüşlerini sorgulatabilir. Başarılı dindarlar, bu kesim için bir çelişkidir ve hatta kendi varoluşlarını sorgulatma potansiyeline sahiptir.
-----------------
Türkiye’nin eski usta gazetecileri, medya mensupları ve sanat dünyası büyük oranda bu kesimlerden oluştuğu için ustalıkla halkın bir kesimini iktidara karşı kışkırtmayı başarmışlardır. Vatandaşa muhalefet sebeplerini iktidarın başarısız, adaletsiz, liyakatsiz olduğu üzerinden anlatırken asıl kendi gündemleri olan dindarlığa karşı garezlerini saklamayı başarmışlardır.
3. İslami Kesimden Gelen Muhalefet:
İslami kesimde bazı gelenekçi eski cemaatler, kendini dinde otorite gören bazı zevat seküler kesime benzer şekilde Ak Parti yöneticilerini ayak takımından görme gayreti içerisinde olmak durumunda kaldılar. Çünkü kendileri ne eskiden gelen İslami Hareket içerisinde oldular ne de vaktinde düzenin zulmüne söz söylediler. Şimdi bu eksikliği Ak Parti’ye şiddetli muhalefet ederek bastırmaya çalışıyorlar.
AK Parti Döneminin Başarıları ve Gerilimler
Ortada büyük bir başarı var.
Türkiye gibi rejimi silahlı kuvvetleri tarafından kale gibi korunan. Kürtlere, dindarlara, emekçiye hakkını vermeyen, her hak talebini rejime tehdit görüp sindiren, yasaklayan, olmadı darbe yapan, yıkılmamak için batıdan destek almaktan çekinmeyen o sitemi kan dökmeden tasfiye eden bir Ak Parti dönemi yaşadık.
Bu dünya tarihine geçen bir devrimdir.
Ekonomide, hizmette, özgürlüklerde, milli savunmada, dış politikada kim ne derse desin Türkiye birkaç sınıf atlamıştır.
Zaten mesele de bu başarıdır.
Dindarların iktidarı, Beyaz Türklerin ayak takımı olarak gördükleri kesimleri yukarıya taşıdı. Beyaz Türkler için çaycının başörtülü olması sorun değildi ama jipe binen başörtülü çekilecek bir şey değildir.
Şu anda ülkede bir kesim tarafından haset duyulanlar dindarlardır. İftiralar, kötü yakıştırmalar dindarlara hatta dindarlığa yapılıyor.
Onlara göre Erdoğan devrilince dindarlık devrilmiş sayılacak.
Ak Parti veya Erdoğan değildir hedefte olan. Hedefte olan başarılı olmaları çekilemeyen dindarlardır.
Yani Ak Parti’ye şiddetle muhalefet eden ve toplam seçmenin %40’lık kesimini oluşturalar ontolojik olarak muhaliftir. Ak Parti’nin başarılı olması onların varlık sebepleri için tehdittir.
Bu yüzden Ak Parti’yi savunurken başarıları zikretmek bu kesimi ikna etmeye değil iyice kızmalarına sebep oluyor.
Ülkedeki gerilim budur.
Sosyolojik Açıdan:
Sosyolojide, toplumların değişim ve dönüşüm dönemlerinde, mevcut statükoyu koruma arzusu ile yeni bir düzen kurma arasında sürekli bir çatışma yaşanır. Ak Parti'nin yarattığı bu değişim özellikle seküler sol ve seküler merkez sağ kesimlerde "statükoyu kaybetme korkusu"nu tetikledi. Max Weber'in "statü grupları" kavramı burada önemli; her grup, kendi statüsünü koruma ya da yükseltme çabasında, diğer gruplara karşı rekabetçi bir tutum sergiler.
Dindarlara Karşı Kıskançlık:
Ak Parti'nin başarısı, özellikle dindar kesimin toplum içindeki yerini güçlendirmesiyle, dindarlara karşı bir "kıskançlık" ve "çekememezlik" duygusu yaratmış gibi görünüyor. Bu, sosyal kimlik teorisinde de açıklanabilir; insanlar kendi grubunun üstünlüğünü koruma arzusuyla, başka grupların başarısını kabullenmekte zorlanır. Dindarların bu başarısı, bazılarına "kendi varlık sebeplerinin tehdit altında olduğu" hissini veriyor. Hedef, AK Parti veya Erdoğan değil, başarılı ve görünür olabilen dindarlardır.
Sonuç:
Ak Parti'ye muhalefetin arkasında yatan asıl sebepler, başarının kendisine duyulan kıskançlık ve çekememezlik, sosyolojik değişim korkusu ve insan psikolojisinin derinlerindeki rekabet duygusudur. Bu durum, tarih boyunca değişik biçimlerde karşımıza çıkmış ve toplumların dinamiklerini şekillendirmiştir. Türkiye'de yaşanan da bu evrensel insanlık durumunun bir yansımasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder