Türkiye’de kimlik sorunu üzerinde yürütülen çatışmalar uzun zamandır büyük bir beceriyle gözlerden uzak tutulan bir gerçeğin ortaya konulmasıyla temelsiz kalabilir. Türkiye’nin kalıcı barışı için bu artık zorunluluk halini almıştır.
Osmanlı'nın son dönemleri ve Cumhuriyet dönemiyle, Türklük kavramı, sadece Orta Asya kökenine odaklanarak kurgulanmaya başlandı. Ancak, bu anlayış, Anadolu'nun gerçek tarihsel ve kültürel yapısını yansıtmamaktadır. Anadolu Türklüğü, yüzlerce yılda, çeşitli etnik kökenlerin, dillerin ve kültürlerin bir araya gelmesiyle oluşmuş bir kimliktir. Bu kimlik, siyasi, kültürel ve dilsel birlikteliğe dayanır, genetik kökene değil.
Oğuz Türklerinin Anadolu’ya göç ettiği 11. yüzyılda Anadolu’nun nüfusu 5 milyon civarı olduğu tahmin ediliyor. Oğuzların ve doğudan göç eden Türk kavimlerinin toplamı en çok 300 bin kişi olduğu tahmin ediliyor.
O tarihlerde Anadolu’ya daha önce yerleşmiş başka Türk kavimleri olduğu biliniyor. Bunlar Bizans ordusunda görev almış olanlar da dahil en iyi ihtimalle 100 ila 200 bin civarı olduğu tahmin ediliyor.
Yani o dönemde Anadolu nüfusunun ancak onda birini Orta Asya’dan gelen Türkler oluşturuyordu.
Bugün yapılan araştırmalarda da Anadolu nüfusunda Orta Asya/Sibirya geninin Yüzde 10 olduğu tespit ediliyor.
Orta Asya’dan gelen Oğuz Türkleri göçebe savaşçı kavimlerdi. Anadolu’ya hâkim olduklarında buralardan çekilmek zorunda kalan Bizans’ın tebaasına hükmetmeye başlıyorlar. Bizans da daha önce Frigyalıların, Lidyalıların, Luvilerin, Hititlerin, Süryanilerin, Urartuların vs. yaşadığı ve hükmettiği tebaaya hükmetmişlerdi. Yani topraklarda yaşayan halklar yöneticileri değişince oradan taşınmıyor, yeni gelenler onlara göre çok az sayıda oluyor.
Benzer şekilde Kürtler de 11. yüzyılda Anadolu’nun iç kesimlerine kısmen göç ediyorlar. Kalabalık aşiretlere sahip olmaları, örgütlü olmaları yüzünden bölgeyi bir süre idare ediyorlar ve bölgede uzun dönemde Kürtçe yaygın ve etkin dil haline geliyor. Onlar da Van Gölünün doğusundan, Mezopotamya’dan, İran’ın Kirman bölgesinden buralara göç ediyorlar. Onların göçüyle Diyarbakır ve çevre illeri tamamen Kürt ırkına dönüşmedi.
Aynı Anadolu’nun diğer kesimlerinde olduğu gibi bu bölgelerde de kadim ırklardan insanlar yaşıyordu. Oğuz Türklerinin hâkim oldukları bölgelerde yaşayan kadim halklar gibi Diyarbakır çevresinde yaşayan kadim halklar da hiçbir yere göç etmedi. Anadolu’nun diğer bölgelerindeki gibi bu bölgede de nüfus çoğunluğu idarecilerin ırkından olmadı bu mümkün de değildi. O dönemde bugünkü dünya gibi mülteci yasaları yoktu savaşsız bir şekilde kimse başka topraklara büyük gruplar halinde göç edip yerleşemezdi.
Durumun böyle olduğuna itiraz edenler yani Anadolu’ya 11. yy.’da gelen Oğuz Türklerinin yerel halktan daha fazla nüfusa sahip olduklarını iddia edenler, çoğunluğun göç edenlere geçtiğini iddia edenler şunu söylemiş olur ya yerli halka soykırım uygulandı ya da o tarihlerde Anadolu’dan büyük göç hareketleri oldu. Tarihte böyle iddialar yok.
Gerçek şu ki Güneydoğu bölgesi dahil Anadolu’nun her yerinde yerel halk yerinde kaldı sonradan göç eden Orta Asya Türkleri, Kürtler, Çerkesler, Kafkas halkları, Baltık halkları hepsi Anadolu’nun kadim halklarına ekleşti ve burada 1000 yılda yeni bir millet oluştu; Anadolu Türkçesini geliştiren ve ortak dil haline getiren bu milletin adı ‘’Anadolu Türkleri’’dir.
Anadolu’nun diğer bölgelerinde insanlar ortak dil olarak Türkçe konuşmaya başladı Diyarbakır çevresi coğrafi sebeplerle kapalı yaşam yüzünden daha çok yerel dilini konuşmaya devam etti.
Anadolu’da nasıl bugün genetik köken olarak Orta Asya/Sibirya % 10 civarı çıkıyor ve bütün bu halklar Türkçeyi anadilleri olarak konuşuyorlar, Diyarbakır bölgesinde de Kürt kabileleri olan Kurmanç, Kelhor ve Goran kökenliler % 20’yi geçmeyecektir. Bölgeye göç eden Hazar, İran kökenli Zazalar, Kürtleşen Türkmenler, Araplar yanında Asurlular, Aramiler, Urartular ve Süryanilerin devamı kadim halklar Kürtçeyi ve Zazacayı anadilleri olarak konuşuyorlar.
Genetik köken araştırmalarına ve tarihi gerçeklere göre Anadolu’da yaşayanların %70’i ne Orta Asya Türküdür ne de Kürttür.
Dolayısıyla Türkiye’de Osmanlı’nın son dönemi ve Cumhuriyetin kuruluş döneminde yanlış bir şekilde yürüyen ırkçılık temelli politikalar yüzünden ve daha sonra yasaklar sebebiyle yaşanan sıkıntıların çözümü için yapılan konuşmalara Türkler ve Kürtler diye başlamak yanlış bir temelde yürümeye sebep olmakta çözümü iyice zora sokmaktadır. Veya böyle söylendiğinde anlaşılacak olan şey;’’ Anadolu Türkleri ve çeşitli sebeplerle bu kapsamda kendini görememiş olan bazı Kürtler’’ olmalıdır.
İnsanın ırkçılıktan daha baskın bir dürtüsü vardır o da hayatta kalma dürtüsüdür.
İnsanlık tarihi boyunca bu yüzden çeşitli sosyal, kültürel ve tarihsel etkenlerin bir araya gelmesiyle yeni etnik kimliklerin ortaya çıkması gerçekleşmiştir.
Buna Etnogenez deniyor. Bu konu Türkiye’de çok konuşulmayan bir gerçektir.
Türkiye’de ülkede ve millette birlik ve beraberlik bilinci oluşturacak, birlik ve beraberliğe hizmet edecek tarihi gerçekleri ortaya koyarak, bilimsel açıklamalarla toplumu besleyecek tarihçiler ve sosyologlar çıkmadı maalesef.
Soy ırkçılığı yapmak insanın en büyük zaaflarından biridir.
Mesela ülkemizde Türk ırkçılığı yaparken Orta Asya Türkü ırkçılığı yapmak büyük bir komedidir. Baktığımız zaman Orta Asya’daki Türklerin tamamı çekik gözlüdür. Bizim ülkemizde az sayıda çekik gözlü vardır. Türkiye halkı da Türk adını almıştır ama bunun asıl açılımı ‘’Anadolu Türküdür’’
Bir tarihle övünülecekse Orta Asya Türklüğü yerine 1000 yıllık Anadolu Türklüğüyle övünülmelidir. Şöyle ki;
Orta Asya’daki Türklerin tarih sahnesine çıkması Hunlarla başlar. Hunları herkes Türk kabul etmese de biz kabul edelim diyelim. Tarihleri MS sonra 4. yy.’dır. Anadolu’da başlayan tarih 11. yy.
Orta Asya Türkleri derken 700 yıllık bir tarih aralığında öne çıkmış Çin baskısı altında, çoğu zaman birbiriyle savaşan, çok kısa süren devletler kuran, bilim ve felsefe açısından dünyaya bir şey katmamış göçebe bir milletten bahsetmiş oluyoruz.
Anadolu Türkleri ise 600 yıllık devlet kurmuş, üç kıtaya hükmetmiş, uzun zaman barış ve adaletin merkezi olmuş, devlet konusunda dünyaya örnek olmuş bir millettir.
Biz burada Anadolu’da 1000 yılda oluşmuş bir milletiz. Amerika’nın Avrupa’yla akrabalık ilişkisi olduğu gibi bizim de Orta Asya’yla, Kafkaslarla, Mezopotamya’yla akrabalık ilişkimiz vardır.
Genetik aslı Orta Asya Türkü olmadığı halde Türklükle övünen kişinin durumu şuna benzer; ABD’nin en kalabalık kökenli nüfusu 44 milyonla Alman kökenlilerdir. Şimdi bunlardan birisi kalkıp anadili İngilizce olduğu için kendini İngiliz asıllı sanıp; İngilizler bir zamanlar dünyanın çoğuna hakimdi diyerek övünmesine benzer. ABD’de Alman kökenliler en büyük grup olsa da Amerikan kimliği ve İngilizce dili, tüm etnik grupları kapsayacak şekilde gelişmiştir.
Bu yüzden Amerikalılar Amerikan olmakla övünür kökenleriyle övünmezler.
Anadolu Türkleri, Orta Asya'dan gelenlerden ziyade, bu topraklarda bin yılda oluşan bir kimliğin mirasçılarıdır. Bu gerçeği kabul etmek, Türkiye'nin geleceğinde barış ve uyumun anahtarıdır.
Netice olarak yeni bir barış sürecinin başladığı bu günlerde tartışmalar doğru temel üzerinde yapılmalıdır. Türkiye’de Orta Asya Türkleri ve doğudan gelen Kürtler ancak ülkenin %30’nu oluşturuyor. Bu durum genetik açıdan ispatlanmış bilinen bir durumdur. Fakat bizim topluma işin bu tarafı araştırmayı yapan batılılar tarafından çok söylenmemektedir. Çünkü onlar Türkiye’nin Türk Kürt şeklinde bölünmesini istemektedirler.
Türkiye’de yaşayan millet Anadolu Türküdür. Bize sadece Türk denmesi hepimizi Orta Asya Türkü yapmaz. Bizim Türklüğümüz etnogenez denilen yeni bir milletin oluşumu sonucudur. İsimlendirmeye takılmak bugünün insanının aşmış olduğu bir durum olmalıdır. (Amerika ismi bir İtalyan kâşiften geliyor)
Anadolu’da kurulan devletin 600 yıl devam etmesi Orta Asya Türklüğü aklıyla olmadı. Eğer o akıl olsaydı devlet padişahların çocukları arasında paylaşılacak 100 yılda on parça olan ülke, kurulacak bir Haçlı seferiyle Anadolu’dan sürülüp atılabilirdi. Burada kurulan devlet Anadolu bilgeliğiyle, tecrübesiyle ve asaletiyle kurulmuştur.
Bugün Türkiye’de Orta Asya Türkü ırkçılığı veya Kürt ırkçılığı yapan kişilere hemen Gen yoluyla soy tespiti testi yapması tavsiye edilmeli, alacağı neticeyle %90 ihtimalle hayal kırıklığına uğrayacağı bilinmelidir.
Not: Yazıda geçen konuların yapay zekaya sorularak alınan neticelerini ve bazı detayların açıklandığı bölümleri yorumlara ekledim.