2002-2013-2021 kıyaslaması.
2002’de toplam ihracat 36 milyar dolar toplam ithalat 51 milyar dolardı. Cari açık 15 milyar dolar. Cari açığın toplam dış ticaret hacmine oranı % 17 olmuştu. İhracatın ithalatı karşılama oranı % 69.9
İhracat ülkedeki üretim hakkında fikir verir ithalat ülkedeki tüketim hakkında fikir verir.
Aradaki fark yani cari açık ülkede işlerin yolunda olması hakkında fikir verir.
2002
(rakamlar milyar dolar)
36 ihracat+51 ithalat= 87 Toplam dış ticaret hacmi
51-36 = 15 cari açık
Cari açık toplam dış ticaretin %17 ‘si
İhracatın ithalatı karşılama oranı % 69.9
2013
152 ihracat+251 ithalat= 403 Toplam dış ticaret hacmi
251-152 = 99 cari açık
Cari açık toplam dış ticaretin %24’ü
İhracatın ithalatı karşılama oranı %60,3
2021
212 ihracat+256 ithalat= 468 Toplam dış ticaret hacmi
256-212= 44 cari açık
Cari açık toplam dış ticaretin % 9’u
İhracatın ithalatı karşılama oranı % 83
Enerji hariç olarak bakıldığında, Eylül 2021'de ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 105,8 seviyesine yükseldi. Yani petrol ve doğalgaz dışında artık cari fazla veriyoruz.
Rakamlardan çıkaracağımız sonuçlar şunlardır.
2002’den bu tarafa ülke nüfusu %30 arttığı halde üretim ve tüketim 5 kattan fazla arttı.
Çünkü ithalat ya ara mal ya tüketim ürünleridir. Ülke halkının tüketim yapması refah seviyesini gösterir. İhracat ülkede yapılan üretimi gösterir.
2013’te ithalat çok yüksekti. Bunun sebebi o dönemde Çin’den çok ucuz mal geliyordu dünyadaki diğer ülke üreticilerinin Çin ile rekabet etme şansı çok azalmıştı.
Bizde o dönemde döviz kuru çok düşük seyrettiği için ithal mal çok ucuza geliyordu. O dönemde bu yüzden her gelir seviyesinden insanımız ürünlere çok daha ucuza ulaşabiliyordu.
Bu durum bir dönem için bütün dünya ülkeleri gibi bizde de yaşam konforumuza pozitif etki yaptı.
Fakat şimdi o dönem geçti. Çin’de fiyatlar arttı, nakliye arttı, enerji fiyatları arttı. İnsanlar kendilerini o dönemle kıyaslamaya çalışırsa yanlış yapmış olur. Tüketim alışkanlıklarını yeni şartlara göre ayarlamak zorundadırlar.
Diğer taraftan bu fiyat artışları diğer ülkeler için kalıcı sorunlar doğuracağı halde bizim gibi üretimi çekebilecek ülkeler için bir şans olmaktadır.
Tabii bu üretimi çekmek için altyapısı hazır ülkeler, rekabete açık işgücüne sahip, döviz kuru açısından cazip ülkeler bu üretimden büyük pay alacaktır.
Dövizin yüksek olması bu şartlardan biri. Tabii döviz yüksek olunca hem ithal mallar pahalı oluyor hem Türkiye’de üretilen ama dışarıdan talep gören ürünler de pahalı oluyor.. Çünkü mesela tarım ürünleri ihraç ediliyor bu yüzden fiyatları artıyor. İhracatı engellense bu sefer üretimi teşvik edilmiş olmayacak üretim düşecek.
Türkiye bütün bunları hesap ederek bir ekonomi politikası izlemektedir. Türkiye sanayi ve ihracat ülkesi olmak için bir hedef belirledi.
Bu hedefte her vatandaşa düşen bir görev ve yük olacaktır. Bu işler sanayi ülkesi olalım demekle olmuyor. Bazı riskler göze alınacak, radikal kararlar alınacak ve bir süre bazı fedakarlıklar yapılacak.
Sonra Çin gibi hızla üretimin arttığı, teknolojinin geliştiği, istihdamın arttığı, geleceğin dünyasına katkı sunan gençlerin ve dünyaya yön veren zekaların fırsat bulduğu ülke olunacak inşallah.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder