16 Mart 2020 Pazartesi

Allah’ı doğru tanımak konusunda rivayetlerin sebep olduğu tehlike


Din denince akla ne geliyor?
Namaz, Oruç, Zekat, Hac, Cihad ve Kur’an’da geçen emir ve yasaklar.
Bunları nerden öğreniyoruz? Kur’an’da adı geçen ibadetleri, Resulullah ve ashabı nasıl uyguladıysa nesilden nesile, babadan oğula bunlar bize kadar geldi. Küçük farklılıkların olması doğal olarak sorun da değildir.
Sorun nerede başlıyor?
Kur’an’da olmayan emir, yasaklar ve Allah’ı tanıtan rivayetler.
Bunlar Resulullah’ın yazdırmadığı, ashabın da kayıtlara geçirip sonraki nesillere miras bırakmayı dini bir gereklilik görmediği rivayetlerden çıkan konular.
Bu rivayetler yoluyla bize gelen ama aslında dinde olmayan bir konu olabilir mi?
Teknik olarak olabilir çünkü hadis usulü ilmi açıkça ahad rivayetin %100 kesinlik ifade etmediğini kabul eder. Buna bugün hadis rivayetlerini ölümüne savunan hiç kimse ilmi olarak itiraz edemez.
Peki bu aslı olmayan rivayetlerin biri bize Allah’ı yanlış tanıtmış ve biz o rivayet yüzünden Allah’ı doğru takdir edememişsek durumumuz ne olur? Bu durum subuti kat’i olan Kur’an ayetinden yanlış bir şey anlamaya benzemez. Bunun bir mazereti vardır ama bile bile subutu kat’i olmadığını bildiğimiz rivayetlerle bir Allah tasavvuru oluşturmak bizi çok yanlış durumlara sürükleyebilir.
Örnek olarak,
İdrardan sakınmamanın kabir azabına yol açtığına dair hadis (bk. Buhârî, Vudu, 55; İbn Mâce, Tahâret, 26)
Kabir azabı konusunda deliller sem’idir (rivayete dayalıdır) ve mütevatir derecesine ulaşmamış rivayetlerdir (Akaid-i Nesefi)
Bu rivayete göre Allah’a ibadet etmek için namaz kılan bir kul üzerine idrar sıçrattığı için kabirde azap görüyor. Henüz hesabı görülmemiş bir kul belli ki ibadet eden bir kul çünkü namaz kılmasa idrar sorun olmayacak.
Bu hadise göre kabirde idrardan azap gören kişi Ashabı Kiramdan biri olmalı. O Ashab ki bir sürü imtihandan geçmiş ama idrar sıçramasından hesap gününü beklemeden Allah tarafından azaba tabi tutuluyor. Bu hadis rivayeti bizde bir Allah tasavvuru oluşturmuş olmuyor mu?
Halbuki Kur’an hep hesap gününe dikkat çeker.
Kıyamet günü için adalet terazileri kuracağız. Öyle ki hiçbir kimseye zerre kadar zulmedilmeyecek. (Yapılan iş) bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getirip ortaya koyacağız. Hesap görücü olarak biz yeteriz. (Enbiya 47)
Hesap görücü olma açısından rivayetin bizde oluşturduğu Allah tasavvuru ile ayetin oluşturduğu Allah tasavvuru aynı mı?
Rivayete bakarsak Allah hesap görmeden azap edici, ayete bakarsak hardal tanesi ağırlığını dikkate alacak kadar hassas hesap görücü.
Bu bir ibadetin şeklini farklı yapmaya benzemez, ahlaki bir tavsiyeyi yanlış anlamaya benzemez. Bu öyle bir şey ki, bir yanlış rivayet yüzünden varlığımızın anlamı olan, Allah’ı tanımayı ve Yaratıcı-kul ilişkisini yanlış anlamaya sebep olan bir durum ortaya çıkabilir.
Ömrün boyunca Resulullah’ın sünnetini ihya edeceğim diye bir sürü şey yapsan ama bir yanlış rivayet yüzünden Allah’ın adaletine gölge düşürecek bir inanca sahip olsan, senin halin nice olur?

Hiç yorum yok:

Türkiye’de Yaşayan Milletin Ortak Adı; -Anadolu Türkü-

Türkiye’de her kökenden insanın kendini ülkenin öz sahibi saymasının önündeki yapay engel nedir? ‘’Kürtler dışındakilerin toptan Orta Asya T...