21 Aralık 2018 Cuma

Ak Parti'nin en doğru stratejisi en baştan medyayı sömürü düzeninin kontrolünden kurtarmasıdır.


Türkiye gibi bağımsızlığını anlaşmalarla kazanmış ülkeler hiçbir alanda kendi başlarına bırakılmamıştır. Bu işin tabiatı gereğidir. Galip devletler savaşla işgal ettikleri ülkelerden güçleri yettiği halde çekilirse aslında o ülkeden çekilmiş değillerdir. Bunu anlamak için dahi olmaya gerek yok.
Öncelikle o ülkede bağımsız sermayenin büyümesini engellerler. Kendilerine bağlı ve bağımlı yeni bir sermaye oluştururlar.
Bunun ilk adımı Lozan'da atıldı
Osmanlı’da tüccar kesim ağırlıklı olarak gayri müslimlerden oluşmaktaydı. Meslek erbabı da genelde onlardandı. Türk heyetinin beklemediği şekilde Lozan’da mübadele konusu masaya getirildi ve Balkanlarda toprak ağası ama okumamış Türkler ile Anadolu’daki sermaye sahibi ve meslek erbabı gayri müslimler mübadele edildi. Türkler tarlalarını getiremedi ama gayri müslimler mesleki birikimlerini ve sermayelerini alıp gittiler. Neticede Türkiye’de iş yapacak insan sıkıntısı başladı.

Her ülkede olduğu gibi Türkiye'de de yeni sermaye devlet desteği ile oluşmaya başladı. Sanayi konusunda yerli üretim devlet eliyle bir miktar yapılmaya çalışıldı ama asıl tüketim ürünleri konusunda özel sermaye dışa bağımlı olma kolaycılığını tercih etti ve devleti de bu konuda istediği gibi kullandı.
Ülkede belli kesimden birilerine dünya çapındaki sanayi kuruluşları distribütörlükler verdi ilk dönem hükümetlerinin mensupları ağırlıklı olarak bilinen locaların temsilcileri olduğu için aynı loca çevresinden insanların elinden tuttu ve neticede Türkiye'nin zenginleri distribütörlük anlaşmalarıyla dışarıya bağımlı ve belli ideolojinin emri altında oluştu gelişti. Doğal olarak dünyadaki gibi bizde de medya sermayenin elinde ve kontrolünde oldu,
Demokrasi denen şey, medyanın ve lobilerin isteklerinin halkı manipüle edip onlara onaylatılması olduğunu artık herkes anlamış vaziyettedir. Dünyada medyanın hangi sermayenin elinde olduğu herkesin malumudur.
Hükümetler doğru yapsa da medya istediğinde halkı hükümet aleyhine çevirebilir. Menderes halka yararlı işler yaptığı halde medya, birkaç yıl içerisinde halkı Menderes'e darbe yapılmasına ikna etti ve bir yıl içerisinde de asılmasına ikna etti. 1955 yılında Menderes'i asacağız deseydiler halk aynı 15 Temmuz gibi sokaklara dökülürdü. Aynı şey Erbakan hükümetine de yapıldı benzer şekilde dünyada da bu iş aynı şekilde yürümüştür yürümektedir.
Ak Parti iktidara geldiğinde medya %95 oranında Ak Parti aleyhindeydi. Parti politika ve strateji gereği medyayı kontrol etmek zorundaydı bu amaçla yerli ve taraftar sermaye oluşturmak zorundaydı ve bunu yeterli seviyede başardı. Bu süreç tabii ki sıkıntılı istismara açık bir süreç olacaktı. Yanlış yapanlar, şımarık davrananlar olmuştur.  Bir takım insanlar bu süreci istismar da edecekti ama zorunlu olan bu durumu, bu stratejiyi uygulamamak, ülkeyi, milyonlarca insanı yine sömürü düzeninin insafına terk etmek olacaktı.
Türkiye zenginler listesine bakınca 16 yıldır çok büyük bir değişiklik olmadığı görülecektir. Hâlâ sıralamada üstte olanlar aynıdır, zenginleşen birkaç grup medyayı taşımakla görevlendirilmiş diğerleri de vakıflara destek konusunda devamlı direktif almaktadır. Şimdi geri dönüp bu gerçeği göz ardı edip Ak Partililerin bu yönden bir eleştiri dili geliştirmeleri çok anlamlı değildir. Çünkü muhalif kesim bu durumu iyi bilmektedir yani eğer zenginleşenler kendilerine sermaye yapsalar sosyete gecelerinde boy gösterseler onlar için çok sorun olmayacak ama bu zenginler medyayı güç odaklarının etkisinden korumak için sermayelerini kullanıyorlar ve asımın neslini yetiştirecek vakıflara destek oluyorlar ya işte bizim azgın muhalifleri kızdıran bu durumdur. Onlarla aynı dili kullanıp onlara hizmet etmek ahmaklık olmaktadır. Türkiye'de ticari ahlak anlayışının eskiden beri sıkıntılı olduğunu her zaman vurguladığım için tekrar onu zikretmedim yoksa tabii ki Türkiye'de her kesimin bu konuda bir ahlak sorunu vardır ve bu çamur zemin Ak Parti'nin uyguladığı stratejiyi daha zorlu ve dedikoduya münbit yapmıştır.
Bu eleştirileri yapanlar bu ''medya demokrasisi'' düzeninde bugünden ne tavsiye ederlerdi 2002 Türkiye'sindeki Ak Parti'ye.

Hiç yorum yok:

Türkiye’de Yaşayan Milletin Ortak Adı; -Anadolu Türkü-

Türkiye’de her kökenden insanın kendini ülkenin öz sahibi saymasının önündeki yapay engel nedir? ‘’Kürtler dışındakilerin toptan Orta Asya T...