27 Aralık 2018 Perşembe

Prof Dr Mustafa Öztürk ve Gelenekçiler

Gelenekçiler Mustafa Öztürk hocayı hedef haline getirdiler. Saldırının sebebi Mustafa hoca bir tebliğinde bir takım görüşleri aktarması ve bazı konularda onlara katıldığını beyan etmesi.
Savunduğu meselenin esası, vahyin mahiyeti hakkındaydı.
Kur’an Resulullah’a mana olarak mı indi, lafız olarak mı indi? Yani ayetler, Resulullah’a okunduğu gibi mi verildi, yoksa mana bildirildi Resulullah bunları konuşulan dile çevirdi ve bunları dile getirirken Resulullah’ın insani yönü etkili oldu mu?
Mustafa hocanın Kur’an’ın bağlayıcılığı konusunda bir itirazı yok. Kur’an’ın İslam dininin kitabı olduğuna itiraz etmiyor, Tabii ki Kur’an Allah’ın kitabıdır demeye devam ediyor.
Sadece ayetlerin dile dökülmesinde Resulullah faktörünü öne çıkarıyor, bazı konularda Resulullah’ın inisiyatifinin de önemli olduğunu dile getiriyor.
Bu noktada gelenekçilerin savunduğu din anlayışıyla bu anlayışın pratik sonucu aynı değil mi?
Gelenekçiler, Resulullah’ın hadislerinin de vahiy kaynaklı olduğunu, aynı ayetler gibi bağlayıcı olduğunu savunmuyorlar mı?
Mustafa hoca bir süre önce Kur’an’ın Sünnet’e olan ihtiyacı Sünnet’in Kur’an’a olan ihtiyacından daha fazladır demişti. Bu söz gelenekçilerin çok hoşuna gitmiş, Hoca bu sözün kalkan olmasıyla 3-4 yıl saldırıdan kurtarmıştı.
Şimdi gelenekçiler şiddetli bir saldırı başlattılar. Saldırının sebebi, Kur’an’ın Resulullah’ın sözü olma iddiası ve dinin teşekkül etmesinde Resulullah’ın inisiyatifinin etkili olması.
Halbuki gelenekçilerin şiddetle savundukları şey;
Resulullah’ın sözlerinin bağlayıcılık açısından Kur’an gibi olduğu, aynı Kur’an gibi vahiy kaynaklı olduğu, Buhari ve Müslim çökerse dinin çökeceği olduğuydu.
Bu durumda tarihselcilerle gelenekçilerin savundukları din anlayışının pratik sonucu aynı olmaktadır.
Mustafa hoca, Kur’an’ın anlaşılmasında ayetlerin bağlamı, sebebi nüzulü, en çok da Resulullah’ın psikolojisi ve içinde bulunduğu toplumun sosyolojisi iyi bilinmelidir diyor. Yani dini doğru anlamak konusunda rivayetlere bağımlıyız.
Gelenekçiler işi daha geriye götürüp her şeyin asıl var olma sebebi Resulullah’tır. Onun her söylediği vahiydir, Kur’an-Sünnet bir bütündür. Kur’an tek başına bir şey ifade etmez, İslam’ı biz ancak Rasulullah’ın açıklamalarıyla ve uygulamalarıyla hayatımıza aktarabiliriz diyorlar.
Ayrıca bugün kendini Ehl-I Sünnetin en iyi savunucuları sayan tasavvuf ehli vahyin kaynağına değişik anlatımlarla Resulullah'ı da eklerler. (Resulullah’ın vahyin alındığı perdenin arkasında olması, aslında Cebrail’in Kalb-i Muhammedi olduğu vs)
Bu tartışmanın, ilerleyen dönemde çok verimli sonuçlara gebe olduğu anlaşılmaktadır. Gelenekçiler bu konuda savunmaya geçtiler ve en çok kullandıkları argümanlar;
Kur’an’ın insan sözüyle asla bir tutulamayacağı ve sadece ayetlerin hiçbir değişikliğe uğramadan bize ulaşacakları konusunda korunmuş oldukları yönünde birleşmektedir.
Hayırlara vesile olur inşallah.

Hiç yorum yok:

Türkiye’de Yaşayan Milletin Ortak Adı; -Anadolu Türkü-

Türkiye’de her kökenden insanın kendini ülkenin öz sahibi saymasının önündeki yapay engel nedir? ‘’Kürtler dışındakilerin toptan Orta Asya T...