3 Nisan 2019 Çarşamba

Oylar gerekirse yeniden sayılıp seçim sonucu açıklığa kavuşturulacaktır.


Bu konuda acaba YSK eliyle hileler düzeltilirse ve sonuç Ak Parti/Cumhur İttifakı lehine dönerse yeni bir Gezi kalkışması girişimi olur mu endişesi tamamen yersizdir.
Böyle bir endişeyi dikkate almaya, ahlaken de hukuken de hakkımız olamaz gereken yapılacaktır.
Şunu artık herkesin özellikle de bizim tarafın anlaması gerekiyor.
CHP'nin gerçekleştirdiği Adalet yürüyüşüyle başlayan süreçten beri bu cephe, sokak eylemleri fikrini tamamen bırakmış vaziyettedir çünkü bu denendi ve Türkiye'de tutmayacağı görüldü.
Peki muhalefet artık tam demokratik mücadele tarzını benimsedi diyebilir miyiz?
Bu seçimde CHP, İyi Parti, Saadet Partisi adaylarını göz önüne alırsak bunu dememiz zor.
Mesela İstanbul'a Ekrem İmamoğlu'nun aday gösterilmesine CHP'den yükselen tepkileri hatırlayalım. İsmi açıklandığında İmamoğlu'nun aday gösterilmesinin normal bir hareket olduğunu savunacak CHP'li yoktu. Kılıçdaroğlu'nun başka yerlerle görüşmeler neticesinde kararlar verdiğini savunan CHP yöneticileri olmuştu. Artık bu sözü kullanmak basit gibi duruyor ama bu Türkiye'nin bir gerçeği oldu; bu olan biten bir planın parçası gibi duruyor.
Bir süredir Türkiye'de gerçekleşen olaylar bunu açıkça ortaya koyuyor. Bunların arkasında, içinde Fetönün de olduğu bir fitne merkezi olduğunu hâlâ kabul etmeyenlere sözümüz yok. Onlar Kılıçdaroğlu'nu bir siyaset dehası sayabilir, baştan beri kendi genel başkanlığı dahil ortaya koyduğu bütün çıkışları siyasi dehasına dayandırabilirler.
Artık bu her şey normalmiş gibi yapma tavrını terketmek gerekiyor. Evet işlerin normal olmadığını bizim tarafta hemen herkes biliyor ama ''durun bakalım ne olucak'' tavrı, artık başımıza daha büyük belalar getireceği sürece girdik. Çünkü yapılacak olanın sadece sokak eylemlerinden ibaret olacağı inancı bu rahatlığı veriyor.
CHP'nin %25'i aşamayacağı gerçeği de bir rahatlık veriyordu ama son seçimde ömrünü CHP'nin zulümlerini anlatmakla geçiren insanların altı oka mühür bastığı günlere geldik.
Kimse Pkk ile bir arada anılmak istemez hele MHP'den ayrılanlar, ulusalcılar buna yaklaşmaz diyerek karşı ittifakın demokratik sınırlarda kalacağını beklerken, maalesef millet ittifakı içerisindeki insanların HDP'lilerin militan ve örgütlü gücünü kullanmanın tek çıkar yol olduğu noktasına gelmelerini gördük.
Neticede gözümüzün önünde cereyan eden olaydan görüyoruz ki; İmamoğlu bir sebeple seçildi, HDP'li militan tipler seçim sandıklarında kullanıldı. CHP'liler diğer seçimlerden alıştığımız şekilde, böyle oyların yeniden sayılacağı haberleri ortalıkta dolaşırken çoktan YSK önlerini doldurmaları, abuk sabuk senaryolar uydurmaları gerekiyordu ama ortada ilginç bir sakinlik var çünkü bir dönemdir onları manipüle eden merkez şimdi onların sakin kalmalarını üflüyor. İmamoğlu vakit geçirmeden basit hareketler sergilemeyi göze alarak başkanlığını ilan edip gerekli ritüelleri tamamlamaya çalışıyor. CHP merkezi aman ha deyip tehdit savurmuyor, Sözcü Gazetesi çuvalları yok edecekler deyip milleti galeyana getirmiyor. Bunlar normal değil.
Çünkü plan zaten buydu, hileler neticesinde İmamoğlu yine geride kalsaydı hazırladıkları Ak Parti lehine hileler ortaya dökülecek itirazlar edilecekti. Şimdiki durumda da yine kaybetmiş olmaları karşısında kıyamet koparmak yerine mağduriyet üzerinden İmamoğlu bir çalışma başlatacak, şehir şehir dolaşıp, barış havarisi havalarıyla beklenen lider olarak öne çıkartılmaya çalışılacak. Kılıçdaroğlu genel başkan İmamoğlu cumhurbaşkanı adayı. Bu süreç sabırla yapılacak seçim hemen değil dışarıdan ekonomik operasyonlar eşliğinde orta vadede erken seçim için propaganda yürütülecek.
Yapılacak iş, bu sefer beklemeye gerek yok, eğer sandıktaki hileler hukuken ispatlanırsa bunun örgütlü bir iş olduğu ortaya çıkacak. İmamoğlu'nun bundan bağımsız kalması düşünülemez, suçlunun cezası hemen verilsin. Demirtaş aynı şekilde benzeri tertipler içerisinde olduğu bilindiği halde dışarıda dolaşmasına göz yumuldu, onlarca insanın hayatına ve ülkenin yıllarına ve milyarlarına mal oldu. Bu seçim hilesi de ülkeyi dış dünyada büyük itibar kaybına uğratacak telafi edilemez zararlara sebep olacak. İstikrarsızlaştırma eylemi olan terörün sadece silahla yapılmadığını anlamak için geç kalıyoruz.
Tabii bu, kabul edilemez görülüyor ve o kadar da değil denebilir.
Zaten karşı taraf da bu durumdan besleniyor.
Hani bir taktik vardır
''Tertibi o kadar inanılmaz yap ki, karşıdaki onu sana yakıştırmaktan çekinsin, başkasına anlatsa kendi inanırlığını yitirmekten korksun''

Hiç yorum yok:

Türkiye’de Yaşayan Milletin Ortak Adı; -Anadolu Türkü-

Türkiye’de her kökenden insanın kendini ülkenin öz sahibi saymasının önündeki yapay engel nedir? ‘’Kürtler dışındakilerin toptan Orta Asya T...