18 Mayıs 2021 Salı

Bu Yazı Filistin Konusunda Ezber Bozan Bir Yazıdır

 

‘’Bir buçuk milyarlık İslam dünyası, 9 milyonluk İsrail ile başa çıkamıyor’’
Daha kaç nesil bu ezici cümleyle muhatap olacak, bu cümleyi her duyduğunda özgüvenini kaybedecek, refleksleri kırılacak, komplekse girecek, İslam’a ve Müslümanlığa olan inancı sarsılacak?
Şu anda dünyada başka bir ırk ve din mensubu yönetim altında ikinci sınıf teba olarak yaşayan başka bir toplum var mı?
Bu zilleti de mi Müslümanlar çekmek zorundadır?
Burada bir yanlış yok mu?
Bu işin Kur’ani çözümü nedir, Allah’ın bizden istediği nedir?
Resulullah ve ashabı Mekke’yi, Müslümanların ibadetleri için gerekli olan beldeyi terk edip hicret etmedi mi?
Bu hicreti Kur’an daha sonra itikadî bir mesele olarak tanımladı, Hicret tercih değil Allah’ın Müslümanları mecbur kıldığı bir eylemdi. Çünkü insanlar alışmış oldukları, sevdikleri beldeyi terk etmek istemezler çoğu zaman onurlarının kırılmasına eziyet görmelerine bile razı olurlar.
Fakat mesele İslam’ın onuruysa, Kur’an’ın bize öğrettiğine göre iş değişiyor.
Hicret ile ilgili ayetleri tekrar hatırlayalım;
İman edip Allah yolunda hicret eden, mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihâd edenlerle onları barındıran ve onlara yardım edenler, işte onlar, birbirlerinin dost ve yardımcılarıdırlar. İman etmiş olmakla birlikte henüz hicret etmeyenlere gelince, hicret edinceye kadar sizin onlarla hiçbir dostluğunuz ve yardımlaşmanız olamaz. Buna rağmen eğer onlar dinlerini korumak için sizden yardım isterlerse, aranızda barış anlaşması bulunan bir topluluk aleyhine olmamak şartıyla, onlara yardım etmeniz lâzımdır. Allah bütün yaptıklarınızı görmektedir. Enfâl / 72. Ayet
Zulme maruz kaldıktan sonra Allah yolunda hicret edenleri dünyada mutlaka en güzel bir yere yerleştiririz. Âhirette verilecek mükâfat elbette çok daha büyüktür. Keşke bunu bilselerdi.
Nahl / 41. Ayet
Melekler, dininin emirlerini yerine getirmeyerek kendilerine yazık ederken canlarını aldıkları kimselere: “Sizler ne işle meşguldünüz?” diye sorarlar. Onlar: “Biz düşman yurdunda dinimizi yaşamaktan âciz bırakılmış, gerçekten zayıf kimselerdik” derler. Melekler de onlara: “Allah’ın arzı geniş değil miydi? Orada uygun bir yere hicret etseydiniz ya!” derler. Onların varacağı yer cehennemdir. Orası, son durak olarak ne fenâ bir yerdir. Nisâ / 97. Ayet
Dünyada ilk defa bir belde güç ile veya hile ile terör ile işgal edilmiyor. Yahudiler öyle veya böyle dünyada kazandıkları gücü kullanıp her türlü terör, hile ve para gücüyle Filistin bölgesini ele geçirmektedir. Müslümanlar buna engel olamamıştır. Şu anda Yahudileri işgal ettikleri yerlerden çıkartma durumumuz yok öncelikli olarak böyle bir vazifemiz de yok.
Oradaki Müslümanları koruyamıyorsak, İsrail iç siyasetini kurgulamak için veya başka sebeplerle her sefer müslümanları orada ölüme , hakarete tabi kılıyorsa bunun mutlaka değişmesi lazım.
Müslümanlar orada polis şiddetine uğramadığı günlerde psikolojik şiddete maruzdur. İkinci sınıf bir teba durumundadır. Müslümanların bu kadar geniş , zengin toprakları varken Filistinlilerin düştüğü bu kötü durum yüzünden onurumuzun toptan kırılmasına müsaade etmemiz Allah’ın bize öğrettiği dinin ilklerine uymamaktadır.
Filistinliler Kudüs’ü ve Yahudilerin yoğun oldukları bölgeleri terk edip çıksa emin olun Yahudiler kısa zaman sonra birbirine girer ve dağılırlar. Bu Yahudilerin tarihinde çok defa yaşanmış bir durumdur.
Mescidi Aksa meselesi Kur’an’ın öngördüğü dini anlamamış olmanın, geleneği kutsamanın bir sonucu olarak Müslimanların başına çok defa iş açmıştır.
Filistin meselesinin çözümünde Müslümanların inisiyatifi ele alabilme sırrı Kur’an’a tabi olmalarında saklıdır.
Bugün Hz Ömer gelse orada meseleyi nasıl çözerdi diyerek bir vizyon oluşturulabilir.
İslam’ın ibadet merkezi olarak tayin ettiği tek belde Mekke’dir. Beytül- Makdis, İsrailoğulları peygamberlerinin çevresinde yaşadığı ibadet mekanı edindiği yerdir. İslam o geleneğin devamıdır ama yeni bir vizyon ve mekan tayini yaparak İsrailoğullarından tevarüs edilecek her türlü hurafenin ve sıkıntı oluşturacak kutsiyet enflasyonunun önünü kesmek için tüm kutsallığı Mekke’de toplamıştır. İsrailoğullarının kutsiyet enflasyonu yaratma alışkanlığını da şiddetle kınamıştır.
Çünkü her kutsal yeni bir ayrılık yeni bir çatışma sebebidir. Hz Ömer Kudüs’ü ele geçirdiğinde kutsal bir beldeye girdim havası yaşatmamış ve Müslümanlar akın akın Kudüs ziyaretine gitmemiştir.
Bunlar dikkate alınarak Müslümanlar Kudüs için dünyaya şöyle bir teklifte bulanabilir.
Özel bir komisyon kurulacak. Müslüman , Hristiyan ve Yahudilerden oluşan siyaset dışında bir komisyon oluşacak.
İçinde Muallak taşının üzerine yapılan müze niteliğindeki Kubbetü s-Sahra ve Hz Ömer Camisini de bulunduğu 144 dönümlük alan üç dinin mensuplarının kullanabileceği şekilde paylaşılacak denetim ve idare uluslar arası bir komisyon tarafından idare edilecek.
Filistinliler ve Yahudiler kesin şekilde ayrı devlet olacak şekilde ve Kudüs’ü de eski Berlin gibi bölüşecek. Filistinliler kesinlikle Yahudilerin hakim olduğu bölgelerde yaşamayacak. Orada yaşayıp zilleti göze alan hiçbir müslüman için Müslüman dünya sorumluluk kabul etmeyeceğini beyan edecek.
Bu teklifle dünyanın karşısına çıkarsak İsrail projesi kendi kendini yok etme sürecine girecektir. Müslümanların periyodik şekilde onurunu kırma imkanından mahrum olan İsrail projesi boşa çıkacağı için Yahudi küresel gücü için varlık sebebini tamamen yitirecektir.

Hiç yorum yok:

Türkiye’de Yaşayan Milletin Ortak Adı; -Anadolu Türkü-

Türkiye’de her kökenden insanın kendini ülkenin öz sahibi saymasının önündeki yapay engel nedir? ‘’Kürtler dışındakilerin toptan Orta Asya T...