26 Nisan 2023 Çarşamba

HÜDAPAR 80’li yıllarda Güneydoğu’da kitabevleri çevresinde oluşan cemaatin devamıdır.


Hizbullah, bu insanların PKK’ya karşı kendini savunmak için silahlanması üzerine oluşan örgütlenmeye yakıştırılan isimdir.
Devlet içerinde bir grup yani JİTEM bölgedeki yargısız infazları yaparken kendini perdelemek için Hizbullah adını kullanmış bu yüzden Hizbullah diye adlandırılan örgüt Hizbul Kontra olarak tanımlanmıştır.
Devletin otoritesi çok zayıf kaldığı dönemde 80’lerde 90’larda bölgede PKK’ya karşı örgütlenen aşiretler, tarikatlar, cemaatler vardı. İnsanlar kendi güvenliklerini silahla sağlamak durumunda kalıyordu. Bu durumda aşiret cemaat gibi yapılar örgütlü olarak bu işi sürdürmeye başlamıştı.
Devlet bu silahlı savunma yapmak zorunda kalan insanlara gayri resmi olarak destek veriyordu fakat bir süre sonra devlet PKK’ya karşı organize ettiği yargısız infazları bu sivil örgütlenmeler üzerinden yapmaya başladı.
Biz o dönemi yaşarken İstanbul’da üniversitelerde bu konuyu takip ediyorduk.
90’lı yıllar Afganistan’da Filistin’de, Bosna’da silahlı çatışmaların yıllarıydı. Heyecanlı, cihad hevesinde olan gençler bu Hizbullah adıyla anılan örgüte ilgi gösteriyorlardı ama kısa zamanda ortaya çıktı ki bu örgüt devlet tarafından kullanılan bir örgüt olmuştu.
Devlet, PKK’ya karşı kendilerini savunmak için silahlanan bu örgütlenmelerin adını kullanarak, onlardan görünerek PKK’ya çalışan veya JİTEM-Hizbullah ilişkisini deşifre eden gazetecilere, yazarlara, sivillere infazlar yapıyor bu yüzden kendini korumaya çalışan bu insanları daha da tehlikeye atıyor, çatışmaları artırıyordu.
İlerleyen dönemde JİTEM işleri daha da artırmış kendi planlarına uymayan devlet görevlilerine de infaz eylemleri yapmaya başlamış bu operasyonları Hizbullah şeklinde adını bilerek bayraklaştırdığı bu yapıların üzerine yıkmayı beceriyordu.
.
Bu yüzden o dönemde Hizbullah örgütü hem PKK tarafından hem İslami gençler içerisinde Hizbul Kontra olarak tanımlanıyordu.
Bu o dönemde çok bilinen bir şeydi.
Evrensel Gazetesi birkaç gün önce konuyla ilgili haberde JİTEM-Hizbullah şeklinde haber yaptı.
Derin devlet konusunda araştırmaları olan TBMM’de kurulan Susurluk komisyonunun aktif üyesi eski bakan Fikri Sağlar, Siyah-Beyaz gazetesiyle yaptığı bir röportajda, ordunun Hizbullah'ı sadece kullanmakla kalmadığını, aynı zamanda bu örgütü kurup sponsorluğunu da yaptığını söylemiştir.
Doğu Perinçek'in sahibi olduğu Haftalık 2000'e Doğru dergisi, 16 Şubat 1992'de görgü tanıklarının ve Hizbullah sempatizanlarının verdiği bilgiler doğrultusunda, örgüt üyelerinin Diyarbakır'daki çevik kuvvet merkezinde eğitim gördüklerini haberleştirmişti.
90’lı yıllar sonunda Hizbullah örgütü hepten bu amaçla kullanılır olmuştu. 28 Şubat sürecinde muhafazakar kesime kıyım yapılırken memurlar işten atılırken, şirketler hedef alınırken Hizbullah örgütü mensubu isnadı çok kullanıldı. Domuz bağı olayları bu yüzden yaşanmıştı.
Bugünlerde bunları bizim vatandaşımızın anlaması zor ama o dönemde devlet çok kirliydi. Kod adı Yeşiller, Madımak oteli yakılırken askeri şehirden çekenler, MİT PKK Uyuşturucu ilişkileri üzerine kitap yazan Uğur Mumcu’nun katledilmesi vs vs.
90’larda dindar kesimi suçlamak için irtica tehlikesi diye bir korku yayılıyordu. Dindar kesimin silahla, terörle hiç alakası yoktu fakat suçlanıp devletten tamamen atılmaları için bir örgüt uydurmak gerekiyordu işte bu amaçla daha önce içine sızılmış olan Hizbullah kullanıldı. Bir yerlerden gömülmüş halde cesetler çıkardı ve bir sürek avı başlatıldı.
Kimse o gömülen cesetlerin yargısız infazlara ait olmadığını iddia edemezdi ama kimse bunları savunacak durumda değildi. Devlet Güvenlik Mahkemesi diye bir mahkeme vardı oralarda hukuk falan yoktu, Türkiye’nin Guantanamo’suydu DGM’ler .
Dolayısıyla bu mahkemelerde suç icat edilerek çok sayıda insan haksız yere mahkum edildi.

Hiç yorum yok:

Türkiye’de Yaşayan Milletin Ortak Adı; -Anadolu Türkü-

Türkiye’de her kökenden insanın kendini ülkenin öz sahibi saymasının önündeki yapay engel nedir? ‘’Kürtler dışındakilerin toptan Orta Asya T...