10 Nisan 2018 Salı

Kur'an'ı okuyup anlama konusunda insanları üç gruba ayırabiliriz


Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan? (Kamer 22)
Biz Kur’an’dan, mü’minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Zalimlerin ise Kur’an, ancak zararını artırır.(İsra 82)
Kur’an anlaşılır bir kitap mıdır, her müslüman Kur’an’ın mealini okumalı mıdır, Kur’an’dan herkes hüküm çıkarabilir mi? 
Kur’an bir çok yönü olan bir kitap. Hayat rehberi, ahlak kitabı ve mü’minler için her yönüyle insanı onaran bir kitap.
Kur’an’ı okuma veya Kur’an’dan faydalanma konusunda insanlar üçe ayrılabilir.


1- Köylü mehmet amca şeklinde anlatabileceğimiz okuyucu modeli için Kur’an, mealen okunduğunda kıssalarıyla, uyarılarıyla, müjde ve tehdit içeren ayetleriyle bu kapsamdaki insanları Kur’an’ın öngördüğü sınırlar içerisinde uyarma, müjdeleme görevi yapar. Insanları gereksiz korkularla korkutup histerik kişilikler oluşturmadan, başka insanlara bağımlı olmayan bir mü’min tipi oluşturur.


2- Aldığı ilacın prospektüsünü okuyup anlayacak düzeyde okur-yazar, kendine okuduklarından bir ideoloji oluşturabilecek düzeydeki okuyucu kitlesi.
Allah-İnsan ilişkisini, var olmanın anlamını ve gerekçelerini öğrenme, Allah’ın insandan muradını anlama, yeryüzünün halifesi olmanın anlamını kavrama ve insana yüklediği sorumluluğun bilincine varma konusunu bu okuyucu kitlesi Kur’an’ı belli bir sistemde okursa bu konularda sağlıklı bir mü’min olmanın yolunu bulabilir.


3- Bilim insanları, din bilginleri. Kur’an toplum hayatında uyulması gereken kurallarla ilgili emir ve yasaklar vazeder.  Bu emir ve yasaklar her dönem için topluma uyarlanırken mutlaka bir hukuk nosyonu gerektirir. Bu bilim insanları tabii ki Kur’an’ın indiği dönemi, Kur’an’ın dilini, Resulullah’ın örnekliğini, İslam tarihi boyunca oluşan islam kültürünü bilmek durumundadır.


Kur'an'a dönüş çağrısı yapılırken en başta din bilginleri Kur'an'a çağrılmaktadır. Geleneğin bize taşıdığı dini düşünce biçimlerinin zamana yenik düşmediğini iddia etmek aklın kabul edemeyeceği bir iddiadır. 

Kur'an'a çağrının mahiyeti şudur; İlahiyat alanındaki dini bilimlerde tevarüs edilen zamanla kemikleşmiş kaide ve kurallar için referans alınan ayet ve hadislerin yeniden bağlamına bakılarak değerlendirilmesi gerektiğidir. 
İlahiyat uzmanından beklenen, Kur'an'ı geleneğin etkisinden ari bir şekilde zamanın ruhuyla, zamanın birikimiyle ve bilimsel bir metodla okuması ve Kur'an'ı, geleneğin kavramlara yüklediği anlamlara mahkum etmeden anlamlandırması, Kur'an gözlüğüyle geleneği tecdid etmesidir.

Bu kavramları Kur'an'ın muradına uygun anlamlandırma işi bütün bilim dallarını  hatta toplumun her kesimini ilgilendiren tarafları olan ciddi ve zorlu bir süreçtir. Kur'an anlamamız için kolaylaştırılmıştır ama geleneğin yüklediği tortulardan sıyrılmak dünyanın en zorlu işidir.

Bu yüzden Kur'an'ı herkesin gündemine alması ve kendi düzeyinde okuması ve anlamaya çalışması ümmetin en büyük vazifesi ve kurtuluş yoludur. Bu okuma sonucunda ümmetin gündemi birleşecek  İlahiyat uzmanına sorulacak sorular belirlenecek, Kur'an'ın şifa ve hidayet rehberi olma özelliği dünyaya rahmet olarak yağacaktır.

Bu konuda yardım edecek olan  ve doğruya ulaşma kabiliyetini verecek olan yine Allah'tır.
Tek şartı var bu işi Allah için yapmamız, kimsenin hatırını düşünmeden, gelenekçilik hastalığına kapılmadan.
Ey inananlar! Eğer Allah'a karşı sorumluluk bilinci içerisinde olursanız; O, size hak ile batılı ayırt edecek bir anlayış ( furkan) verir. Kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Çünkü Allah, büyük lütuf sahibidir. (Enfal 29)












Hiç yorum yok:

Türkiye’de Yaşayan Milletin Ortak Adı; -Anadolu Türkü-

Türkiye’de her kökenden insanın kendini ülkenin öz sahibi saymasının önündeki yapay engel nedir? ‘’Kürtler dışındakilerin toptan Orta Asya T...