4 Ocak 2017 Çarşamba

Türkiye Neden Suriyelilere Yardım Ediyor Ve Daeş'e Destek Verme İddiası


Bugün artık herkesin anlayabileceği bir aşikârlıkta belli olmuştur ki batının Suriye'de planları vardı. Arap baharı furyasında  Suriye'de  iç savaşın çıkması için halkın taleplerine cevap vermek istemeyen Esed rejimi  cesaretlendirildi.( Türkiye’de Esed’e Esat denirdi bu İngilizceden tercüme olduğu için böyleydi İngilizce Assad yazıldığı için oradan Esat diye okunmuş.  Halbuki kelimenin anlamı arslan olan esed (الأسد ) kelimesidir, arap videoları izlenirse görülebilir). Türkiye bu süreçte  uzun süre Esed ile görüşmeler sürdürmüş hızla seçime giderek  bu kalkışmayı durdurmasını tavsiye etmiştir fakat belli planları olanlar bunu Esed'e yaptırmamışlardır.  Suriye’de iktidarı elinde tutan %15 lik Nusayriler çok güçlü bir istihbarat  sistemi ile düzenini ayakta tutuyordu. Aslında arap baharı başladığında demokrasiye ilk geçebilecek ülkelerin başında Suriye düşünülüyordu çünkü nufüsun % 80’ini oluşturan sünniler  uzun yıllardır azınlığın iktidarı altındaydı.

Peki Suriye’de durum neydi halkın isyan etmek için sebepleri nelerdi?

Ülke 1963 yılından itibaren olağanüstü hâl altında idare edilmekte, bu durum güvenlik güçlerine olağandışı tutuklama ve gözaltı yetkileri vermiştir
Şubat 1982’de Hama şehri üç hafta süreyle top atışına tutulmuş eski şehir tamamen yıkılmış hatta yıkıllan bina içlerinde muhalifleri ele geçirmek için zehirli gaz kullanılmıştır. Ölü sayısı 40.000’e kadar çıktığı uluslararası örgütlerce tespit edilmiştir. (iç savaş yokken yapılıyor bu operasyon)
2006'dan itibaren muhaliflere uygulanan seyahat yasakları Arap dünyasındaki en ağır seyahat yasakları olarak tanımlanmıştır. Hükûmet güçleri, insan hakları savunucularını ve diğer hükûmet muhaliflerini baskı altında tutmuş ve hapsetmiş, sınırsız süre boyunca hapis cezasına mahkûm etmiş, kötü hapishane koşullarında tutmuş, işkenceye maruz bırakmış  ve öldürmüştür.
1962 yılında binlerce Kürt vatandaşlıktan çıkarılmış ve onların soyundan gelenler "yabancılar" olarak fişlenmiştir.[
2009 yılında Gazetecileri Koruma Komitesi, dünya üzerinde blogger olmak için en kötü 10 ülke listesinde Suriye'ye 3. sırada yer vermiştir
İnternet sansürünün yoğun olduğu ülkede, politik sebeplerle internet siteleri yasaklanmış ve bu sitelere erişenler tutuklanmıştır. 2007 yılında kabul edilen bir yasa uyarınca internet kafeler, kullanıcılarının internet forumlarında yaptıkları tüm yorumları ve paylaşımları kaydetmek ve devlete bildirmekle yükümlü tutulmuşlardır.[96] Wikipedia, YouTube, Facebook, Twitter gibi internet siteleri sınırsız süreyle kapalı tutularak sansürlenmiştir.  (wikipedia)

Arap baharı furyası ezilen baskı altında uzun yıllar geçiren Suriye halkı için bir fırsat olarak görüldü. Fakat Suriye'nin pek çok şehrindeki gösterileri hükümet güçleri kanlı bir şekilde bastırma yoluna gidince, olaylar daha da büyümüş ve ufak çaplı çatışmalar yerini muharebelere bırakmıştır ve ilk etapta binlerce insan hayatını kaybetmiştir. 

İlk büyük çatışmalar Humus, Dera ve Şam'da yaşansa da kısa sürede tüm ülke geneline yayılmıştı.
2012 ve 2013 yılları muhaliflerin avantajı ele geçirdikleri yıllar olmuştu. Muhalifler, Şam şehir merkezine bir kaç km'ye kadar yaklaşmış, Halep'in büyük bölümünü ele geçirmişlerdi. Humus'ta şehir merkezinde sert çarpışmalar yaşanmış, Kuzey ve Doğu Suriye büyük bir oranda rejimin elinden çıkmıştı. YPG Afrin, Kobani ve Haseke'de özerk kantonlar ilan etmişti.  (wikipedia)

Esed için sonun yaklaştığı günlerdi. Obama'nın kırmızı çizgimiz dediği kimyasal silahı da kullanan ( Haziran 2013) Esed  için artık sığınılacak ülke aranmaya başlandığı günlerdi.

Türkiye işte bu günlerde daha önce 80’li yıllarda Özal döneminde Afganistan iç savaşında muhaliflere yaptığı yardım gibi yine 1992-95 yıllarında  Özal ve ardından Demirel döneminde  Bosna savaşında Sırplara ve Hırvatlara karşı direniş gösteren Bosnalılara yaptığı yardım gibi yine 1994-96 yıllarında Çeçenistan-Rusya savaşında Türkiye istihbaratı neredeyse açıkça Çeçen direnişçilerine yaptığı yardım gibi Suriye halkına yardım etmeye çalışıyordu. Bütün bu saydığımız savaşlar ‘’meşru’’ sayılan devletlere karşı halkın direnişe kalktığı iç savaşlardır. Yani bu Türkiye devletinin geleneklerinde  olan bir durumdu.

Bu süreçte muhaliflere yardım için gelen daha önce Afganistan’da Bosna’da ve Çeçenistan’da çatışmalara girmiş gençlerin de yardımıyla Suriye halkı tam başarıya ulaşıyor azınlığın elinden iktidarı geri almaya yaklaşmıştı ki Irak’ta kurulan El Kaide destekli bir örgüt Suriye savaşını zehirledi ve yıkılmasına çok az kalan Esed rejimine can simidi oldu.
İşte Türkiye’nin Suriye yardımı budur daha önce bir çok defa yaptığını yapmaktayken Suriye muhalefeti bölünmeye içinden El Kaide destekli gruplar oluşmaya başlayınca Dünya medyası yine kafaları karıştıracak haberler yapmaya başladı sonradan ortaya çıkan gruplar sanki önceden de oralarda varmış gibi haberler yapılarak kendi amaçlarını engellemeye çalışan ülkeleri zor durumda bırakmaya çalıştılar.
 Ve  Esed’in imdadına  Daeş terör örgütü yetişti.
Daeş(o zamanki adı IİD)  Irak’ta Irak İslam devleti adıyla kurulmuş karanlık bir örgüttü. (Esed, ABD'nin Irak işgali döneminde ABD güçlerine karşı savaşmak için organize olan bu yapılara yardım ediyordu)  El Kaide ile bağlantılı kuruluş sürecinde Ebu Bekir Bağdadi gibi tanınmayan bir kişinin El Kaide şurasına teklif edilmesi süreci ve örgütün başına geçmesi. Biz El Kaide’nin de nasıl ABD amaçlarına hizmet ettiğini Afgan, Bosna ve Çeçen savaşlarında doğru bir amaç uğruna savaşan gençleri nasıl iğdiş ettiğini ve binlerce genci Guantanamo kamplarında işkencelerle ve psikolojik yöntemlerle ABD’nin çıkarlarına esir ettiğini biliyoruz.
El Kaide Türkiye için bir terör örgütüdür ve Türkiye’de terör eylemleri yapmıştır. İdeolojik olarak Ak Parti ile çok zıt görüşleri vardır.  Erdoğan başta olmak üzere mevcut devlet düzenleri içerisinde siyaset yapanları kafir sayarlar. Ak Parti iktidarı El Kaide’nin ideolojisiyle çok zıt olduğu dünya tarafından iyi bilinen bir durumdu hatta Ak Parti iktidara geldiği dönemde El Kaide zirve yıllarını yaşıyordu ve Ak Parti dünya için ılımlı islamın temsilcisi olarak kabul ediliyordu . Aslında İslamcı sayılan Ak Parti’nin ilk döneminde dünyaca tolere edilmesinde El Kaide’nin panzehiri olarak görülmesinin etkisi büyüktür.
İşte bu El Kaide örgütünden de bir numara daha  büyük (ABD nin çıkarlarına daha fazla angaje olmuş)yeni bir örgüt Irak’ta  ‘’İslam Devleti’’ adıyla kuruldu. Kısa süre sonra Suriye’de başarıya yaklaşmış savaşçılara musallat oldu ve kendine bağlı Nusret Cephesi adında bir örgüt kurdurdu fakat bu örgütte Esed’e karşı savaşmaya devam edince Ebu Bekir El-Bağdadi bizzat Suriye’ye gelip Nusret cephesini de dışladı ve Irak Şam İslam Devleti adı altında örgütünü kurarak Esed’e değil muhalif güçlerle savaşmaya başladı.
Bu süreçte BM Nusra'yı ayrı bir terör örgütü olarak listeye alması üzerine Türkiye'de bu güncellemeyi yapmış ama bir kısım medyada Türkiye Nusra'yı terör örgütleri listesinden çıkardı diye yansıtıldı

''Dışişleri Bakanlığı, El Nusra’nın terör örgütleri listesinden çıkarıldığı haberlerine ilişkin yaptığı açıklamada “El Nusra Cephesi’nin terör örgütleri listesinden çıkarılmadığını, El Kaide’yle bağlantılı örgütler listesinden çıkarıldığını” kaydetti''

Bu arada bir bilgi verelim neden Daeş diyoruz İŞİD demiyoruz.  Örgütün adı Irak Şam İslam Devleti arapça , ed-Devlet'ül İslâmiyye fi'l Irak ve'ş Şam  bu kelimeler arapça harfleri esas alınarak ve arapça cümle kurgusu esas alınarak okunduğunda Daeş, Deaş veya daiş diye okunur. İngilizce; Islamic State of Iraq and Syria kısaltması  ISIS.  Türkçe;  Irak Şam İslam Devleti,  IŞİD  Bu kısaltmaların hepsi doğru ama Türkçe ve İngilizce kısaltmalar IS ile başladığı için  İslamı çağrıştırdığından bunların kullanılmasını istememekle alakalı bir durumdur.

Kafa kesme videolarıyla gündeme giren bu vahşet örgütü bütün tepkileri üzerine çekti. Hiç bir döneminde Esed güçleriyle ciddi bir çatışmanın içerisine girmeyen bu örgüt dünya medyası eliyle çağdaş Esed’i yıkmaya gelen ‘’barbar İslamcı’’ bir örgüt olarak dünyaya lanse edildi.
Daeş’in ilk eylemleri,
Temmuz 2013'te Özgür Suriye Ordusu komutanlarından Ebu Bassir El-Ceblâvî, IŞİD tarafından Lazkiye'de konvoyu durdurulup öldürüldü.
Eylül 2013'te Ahrar el Şam komutanı Ebu Übeyde el Binniş’i kaçırıp öldürdü
Eylül 2013'te örgüt, Halep'e bağlı A'zâz'ı Özgür Suriye Ordusu güçlerinden aldı. (wikipedia)
Daha sonra stüdyolarda hazırlandığı anlaşılan vahşet vidoları ile dünyanın dikkatini üzerine çeken Daeş  Esed rejiminin ömrünü uzattı Esed rejimi en büyük silah depolarının olduğu Rakka’yı ciddi bir çatışma yapmadan Daeş güçlerine bırakıp çıktı.  Artık muhaliflerle Esed güçlerinden çok Daeş savaşıyordu.
Türkiye bu yeni gelişme karşısında yine Özgür Suriye Ordusu adı altında direniş gösteren bir çok ılımlı gruptan oluşan Suriye halkına yardım etmeye devam etti. Bu durum Deaş’ın tepkisini çektiği için 11 Haziran 2014 tarihinde Türkiye’nin Musul konsolosluğu Daeş güçlerince basıldı ve Konsolosla beraber 48 kişi rehin alındı. Musul’un Daeş’e ciddi bir direniş göstermeden Irak ordusu tarafından teslim edilmesi de Daeş’e  Batı güdümündeki Irak devletinin örtülü desteğini göstermekteydi.
O günler Daeş’in yeni tanınmaya başladığı vahşet videolarının yavaş yavaş yayılmaya başladığı günlerdi. Türkiye bu örgütün elinden  vatandaşlarını sağ salim alabilmek için büyük bir risk alarak bu süreçte Daeş’e  resmi ağızlardan terör örgütü dememeye dikkat etti, bu rehinelerin can güvenliği için düşünülen bir tedbirdi. İstihbarat servislerinin dünya çapında kullandıkları bir takım taktik kurallarla   3 ay sonra rehineler örgütün elinden sağ salim alınabildi. Daeş  bunun ardından bütün resmi ve gayri resmi her platformda terör örgütü olarak anılmaya devam edildi.
Bu 48 vatandaşın can güvenliği  karşılığında alınan bir riskti bu Türkiye halkı tarafından tolere edilebilecek bir durum olarak görülmüş olmakla birlikte içerdeki muhaliflere ve dünya çapında bir takım odaklara büyük bir koz vermişti.


Bugün gelinen noktada baştan beri Daeş ile gerçek manada savaşan tek ülke Türkiye’dir.

İstemezükçülere Kalsak Halimiz Ne Olurdu?

  Muhaliflerin devamlı dile getirdikleri yatırımlar gereksiz, yatırımlar yap işlet sistemiyle yapıldı çok pahalıya mal oldu, o köprüye ne ge...