13 Haziran 2022 Pazartesi

2015’te Türkiye’de benzinin litre fiyatı 1,74 dolar. Yani 4,70 lira

 

2015’te Türkiye’de benzinin litre fiyatı 1,74 dolar. Yani 4,70 lira

ABD’de benzinin litre fiyatı 0,75 dolar, Fransa’da 1,61, Almanya’da, 1,63 dolardı.

2022 Haziran’ında ABD’de benzinin litre fiyatı 1,33 dolar . Almanya’da 2,06, Fransa’da 2,24 dolar oldu.

ABD’de 2015’e göre benzin % 78 zamlandı. Fransa’da % 40, Almanya’da % 27 zamlandı.

Türkiye’de benzin fiyatı bugün itibariyle 1,65 dolardır.

Türkiye dünya piyasasındaki  artışa uygun olarak bu ülkelerin ortalaması kadar benzin fiyatını %48  yükseltse 2,57 dolar olması gerekirdi. Yani 44 TL.

 

Alım gücü açısından bakalım.

2015’te asgari ücret 949 liraydı.  201 litre benzin alabiliyordu.

2022 yılbaşında asgari ücret 4.250 lira oldu. Yılbaşında benzin 12,93 liraydı. Muhalefetin yandık bittik dediği günlerde asgari ücret 328 litre benzin alıyordu,

Şubat ayında Ukrayna savaşı başladı. Petrol yükseldi, bugün asgari ücret ile 149 litre benzin alınıyor. Temmuz ayında asgari ücret 6.000 lira civarı olacağı öngörülüyor. Dünya piyasasında  petrol fiyatları 2015’e göre 2,5 kat artmış olmasına rağmen Türkiye’de asgari ücretle yine 210 litre benzin alınabilecek.

Halbuki Almanya ve ABD dahil olmak üzere batı ülkelerinde benzin alım gücü 2015’e göre ciddi oranda düştü.

Türkiye’de ancak son iki üç ayda düştü ama batıda olmadığı şekilde ücretlere yüksek zam yapıldığı için bu düşüş bir iki ay gecikmeyle telafi ediliyor.

 Çünkü Türkiye akaryakıt fiyatlarını  sübvanse ediyor. Çünkü bütçe bunu yapabilecek güçte, çünkü Türkiye ekonomisi büyüyor, üretim ve ihracat artıyor dolayısıyla bütçenin vergi gelirleri yükseliyor.

Sistem üreticiye, ihracatçıya yarıyor, onlar vergi veriyor devlet bu gelirlerle doğalgazı, akaryakıtı sübvanse ediyor, KDV’de indirim yapıyor yani dolaylı yoldan bu ekonomik büyüme herkese yansıyor.

9 Haziran 2022 Perşembe

Göçmenler Konusu

 

Göçmenler Almanya'da nüfusun % 25'ni, Hollanda'da %25, Fransa'da %15'ini oluşturuyor. Bu oran mesela Hollanda için 2050'de %40'a ulaşacağı bekleniyor.
Sanayileşmenin zorunlu sonucunun bu olduğunu herkes bildiği için oradakiler dünyayı yıkmıyor.
Bizde de durum benzer hal almış vaziyettedir. Mevcut durumda bile göçmenler olmasa birçok sektör eleman sıkıntısı çekecek durumdadır.
Bizim halkımız işi kitabına göre yapmaktansa kitabına uydurmayı tercih ettiği için çoğu insanımız kendini yetiştirip bir işin ustası olmayı seçmiyor.
Bu yüzden sanayimiz geliştikçe çok daha fazla kalifiye eleman sorunu yaşayacağız. İlerleyen dönemde Çin'den hatta Avrupa'dan kalifiye eleman getirmek zorunda kalacağız.
Biz bunu istemesek bile dünya şartları bize bunu zorlayacak.
Türkiye istikrarlı bir ülke olmaya devam ederse Uzakdoğu'dan ve Avrupa'dan üretimin önemli kısmı Türkiye'ye taşınacak.
Bu fabrikalara bizim halkımızın iş bilme azminin yetmeyeceğini herkes kabul ediyordur.
Dolayısıyla değil müslüman göçmen, ilerleyen yıllarda gayri müslim göçmenlere de hazır olmamız gerekiyor.
Ya da eski Türkiye gibi yağında kavrulan 7-8 yılda bir krize grip IMF kapılarına dayanmak zorunda kalmayı göze almamız gerekiyor.
Ya yabancılar bu ülkeye IMF görevlileri olarak çantalarıyla gelip bize ne kadar borç vereceklerini söyleyecekler ya da onları işçi olarak kabul edeceğiz.

Geziyi organize edenlerin derdi başkaydı, bunu biliyoruz da

 Geziyi organize edenlerin derdi başkaydı, bunu biliyoruz da

Geziye katılmayı bir şey sananları anlamak mümkün değil
Aşağıdaki resimler
Birincisi Gezicilerin hedefine uygun kalan Taksim Meydanı
İkincisi Topçu Kışlası'yla beraber vizyon ve tarihin içi içe olacağı meydandı.
Hayranı oldukları Avrupa ülkelerindeki meydanlar hangisine benziyor?
AKM, Taksim Camii ve Topçu kışlası ile çok başka bir meydana sahip olacaktık.
Ak Parti iktidarı sadece bu projede itirazcıların dediğini yaptı ve bunu ibretlik için öyle bıraktı. Gençler belki meseleyi anlar diye.

Evet önemli olan bir ülkede işlerin canlı olması, üretimin, istihdamın artmasıdır.

 S

pstodnroea8t1Nf90giu 8mc5158n5himm29f42as 
Herkese Açık ile paylaşılıyor
Herkese Açık
Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu; Türkiye'de işsizlik rakamlarının yüzde 13,7'den yüzde 10,7'ye gerilediğine dikkat çekerek, "Türkiye salgın sonrası OECD ülkeleri arasında istihdamını en çok artıran ülke oldu" dedi.
--
Evet önemli olan bir ülkede işlerin canlı olması, üretimin, istihdamın artmasıdır.
Bu arada İtalya'da işsizlik oranı 8,5 tur
İtalya eski bir sanayi ülkesidir, nüfusu en çok azalan ülkelerdendir, yani işgücüne katılım az olmasına rağmen bu kadar yüksek işsizlik vardır. İtalya'da genç işsizlik oranı 24,2'dir.
Türkiye nüfusu en çok artan ülkelerdendir. İşgücüne katılım oranı hızla artmaktadır.
Sadece nüfus arttığı için değil, özgürlükler arttığı için, eğitimde eşitlik sağlandığı için, bölgelerde güvenlik arttığı için insanımızın işgücüne katılımı çoğalmaktadır.

ABD Ticaret Bakanlığı, ocak-mart dönemine ait Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) öncü verilerini açıkladı.

 S

pstodnroea8t1Nf90giu 8mc5158n5himm29f42as 
Herkese Açık ile paylaşılıyor
Herkese Açık
ABD Ticaret Bakanlığı, ocak-mart dönemine ait Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) öncü verilerini açıkladı. Buna göre, ABD'de GSYH yılın ilk çeyreğinde yıllıklandırılmış olarak yüzde 1,4 azaldı. Bu yılın ilk çeyreğinde beklentilerin aksine küçülme gösteren ABD ekonomisinin, yüzde 1,1 büyümesi öngörülüyordu.
Buna sebep olan şey, geçen ay uzun zaman sonra ABD merkez bankasının 0,25 puan faiz artırması ve yine artıracağının işaretini vermesi. Enflasyon 8,5 açıklandı ABD'de
Bunu artan enflasyonu baskılamak için yapıyorlar ve bunun karşılığı ekonomik durgunluk ardından artan işsizlik olacak.
Türkiye'nin neden geçen yıl faizi indirmeye çalıştığını muhalif ekonomistler anlamaya başladı. Dikkat ediyorsanız geçen yıl kıyameti koparırken bu yıl enflasyonumuz 60 olduğu halde faizin ( politika faizi) 14 olmasına kafayı takmıyorlar.

Meral Akşener ne yapmaya çalışıyor? İki şık var

 p

dnreoostSia01fN663n2u16tu8s65l5303 83a88f 
Herkese Açık ile paylaşılıyor
Herkese Açık
Meral Akşener ne yapmaya çalışıyor?
İki şık var
Bu kadın ya çok cahil ya da çok başka bir dünyanın insanı.
Önce Atatürk'ün Medeni Bilgiler kitabını okullarda okutacağım dedi.
o kitabı okutacağım diyen kişi ya çok cahildir ya dinle sorunu vardır.
Şimdi de İttihatçıların devamıyız demeye çalışıyor.
İttihatçılar resmi tarihte bile iyi gösterilmez. Çünkü ülkeyi felakete sürüklediler, zulmettiler, baskı kurdular, sürgün ettiler vs.
Akşener ya beni kurtarın diyor ya da çok başka bir gündemin elemanıdır. Ortası olamaz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Nüfus cüzdanı Müslümanlığından Kur'an Müslümanlığına geçişi sağlayacak bir bilinç ikliminin inşasına ve inkişafına ihtiyacımız var.

 p

dnreoostSia01fN663n2u16tu8s65l5303 93a88f 
Herkese Açık ile paylaşılıyor
Herkese Açık
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Nüfus cüzdanı Müslümanlığından Kur'an Müslümanlığına geçişi sağlayacak bir bilinç ikliminin inşasına ve inkişafına ihtiyacımız var. İtikattan amele kadar uzanan geniş bir yelpazedeki bu iklim inşasında en büyük görev alimlerimize, hocalarımıza, Kur'an bendelerine düşüyor.
Çok dikkatle seçilmiş cümleler. Erdoğan bazı meselelerde gelenekteki söylemleri kullansa da dirayet/rivayet, ehli rey/ ehli hadis, güncelleme/geleneğe dokunmama ayrışmasının farkındadır.
Neden bu konuda tavrını açıkça koymuyor diyenlere diyorum ki;
Elimizde gerçekten Ehli Rey ekolünü dört başı mamur ortaya koyacak, bunu güne yansıtacak kapasitede bir hoca grubumuz var mı?
Bu birkaç hocayla olacak bir iş değil.
Yaygın şekilde ülkeye yayılmış sayıda, günceli anlamış, bunu dile dökebilen, hayata oturtacak gerçeklikte temellendirebilen belli sayıda bilge hoca sayısına ulaştığımızda siyaset katından buna açık destek bekleyebiliriz.
Bundan önce siyaset katından sahiplenilecek Ehli Rey ekolünü de siyasi çatışmalara kurban ederiz.
Onun için ''Kur'an Müslümanlığına geçişi sağlayacak bir bilinç ikliminin inşasına ve inkişafına ihtiyacımız var'' deniyor.
Biz şu anda o iklimi oluşturma aşamasındayız.
Yaşanabilir iklimi kim oluşturursa dini anlayış o tarza şekillenecektir.
Resmi kanallarda hakim olan dini anlayış ve anlatım iktidarımızın bu ilk dönemlerinde yaşadığımız bizim de tasvip etmediğimiz bazı fırsatçıların habasetleri ve itinasızlıklarla birlikte anılacak ilk dönem arızaları olarak hafızalarda yer bulacaktır.
Yani biz her açıdan (ekonomi/adalet/din) henüz kuruluş döneminde değil iklimi oluşturma dönemindeyiz.

Suriyeli Göçmenler Meselesi Ve Suriye'de YPG'nin Elinde Tuttuğu Şehirler

 o

Seonpdrst4yul0f796caisa1644c09h2fı744 7cM 
Herkese Açık ile paylaşılıyor
Herkese Açık
Suriyeli Göçmenler Meselesi Ve Suriye'de YPG'nin Elinde Tuttuğu Şehirler
Suriyelilerin kendi evlerine dönmesi için Esed rejiminin iktidardan inmesi gerekiyor.
Esed rejimi iktidarda olduğu sürece rejimin hakim olduğu bölgelere bu insanları öldürseniz gönderemezsiniz çünkü gittiklerinde işkenceyle öldürüleceklerini biliyorlar.
Yapılacak iş daha önce Afrin ve Azez bölgelerini YPG'nin elinden alıp oralara Suriyelileri gönderdiğimiz gibi YPG'nin elindeki diğer bölgeleri de özgürleştirip insanların evlerine geri dönmesini sağlamaktır.
Suriye rejimine bunu yapamayız uluslararası planda suçlu duruma düşeriz ama YPG için bunu daha önce yaptık hukuki açıdan bir sorun yaşamadık.
YPG dünyada da insanların göç etmesine sebep olduğu için suçlanmaktadır.
13 Ekim 2015'te Uluslararası Af Örgütü, PYD ile askeri kanadı YPG’nin Suriye'nin kuzeyinde Arap ve Türkmen sivillerin yaşadığı bölgeleri kullanılamaz hale getirdiğini, bölge sakinlerini zorla yerlerinden ederek insan haklarını ihlal ettiği ve savaş suçu işlediğini bildiren bir rapor yayımlamıştır. *
Türkiye kamuoyu bu Suriyeli göçmenler konusunu beka sorunu olarak görüyorsa, muhalefeti oluşturan partilerin de talepleri açıkça ortaya konulmalı Türkiye her şeyi göze alarak YPG bölgesine operasyon yapmayı ciddi olarak tartışmalıdır.
Bu konuyu açıkça kamuoyu önünde tartışırsak ülkeyi göçmen konusu üzerinden kışkırtmaya çalışan, diğer taraftan da Kandil'in desteğini arkasına almaya çalışan kurgu merkezleri yelkenleri suya indirecektir.

İstemezükçülere Kalsak Halimiz Ne Olurdu?

  Muhaliflerin devamlı dile getirdikleri yatırımlar gereksiz, yatırımlar yap işlet sistemiyle yapıldı çok pahalıya mal oldu, o köprüye ne ge...