25 Nisan 2020 Cumartesi

Atatürk Üzerine (1)


Resmi Tarihten Öğrenilen Din (Abbasi, Emevi)
Resmi Tarihten Öğrenilen Milli Mücadele (TC Kuruluş Dönemi)

Türkiye’de halkın bir bölümü nasıl oldu da bu kadar Atatürk sevdalısı oldu?
Herkes bilir Türkiye’nin önemli bir bölümü Atatürk konusunda susmayı tercih eder. Birlik bozulmasın, başıma bir şey gelmesin, geçmişi kurcalamanın gereği yok gibi herkesin kendine göre bir gerekçesi vardır bu susma tavrında.

Halkın belli bir kesimi tarafından ciddi manada sevildiği de bir gerçektir. Hatta bu kesim Atatürk'e sadece bir dönemin lideri, bir dönemin cumhurbaşkanı demek kesmez mutlaka ulu önder denilmelidir. Hatta milli mücadeleyi Osmanlı'nın üst düzey askerleriyle birlikte başlattı demek yetmez, mutlaka Atatürk tek başına, herkese rağmen bu mücadeleyi başlattı demek gerekir.
Peki bu sevgi hatta tabu haline getirilen bu bağımlılık nasıl oluşturuldu? Cumhuriyetin ilk yıllarından beri LAİK, SOLCU, DÜNYEVİ kesimin yazar çizeri, akademisyeni Atatürk’ü DAHİ LİDER, büyük kahraman olarak kabul etmişler, anlatmışlar ve halen bu konuda dozu artırarak devem etmektedirler. Gerçekten buna İNANIYORLAR MI? Evet buna yürekten inanıyorlar.
Fakat burada halka inandırdıkları dahilik, kahramanlıkla onların ANLADIĞI ŞEY FARKLI. Halka ülkeyi kurtardığı şeklinde aktarılan şey onların nezdinde ATATÜRK'ÜN eline geçen fırsatı iyi değerlendirmesi, çoğunluğu oluşturan karşı görüşteki askeri liderlere rağmen, rastlantıları çok iyi kullanıp, Kuvayı Milliye içerisinde kendi görüşünü paylaşan az sayıdaki güçle birlikte LAİK, BATICI, DÜNYEVİ bir sistemi getirebilme başarısıdır.
Bu yüzden onların kendileri açısından Atatürk’ü övmelerinde sınır tanımamalarını anlayışla karşılıyoruz. Anlayışla karşılamadığımız durum, bunu halka adil ve açık bir şekilde anlatmamış olmaları halkın duygularını İSTİSMAR etmiş olmalarıdır.
Peki bunları konuşmamız gündeme getirmemiz gerekiyor mu?
Evet bir ilahiyatçı olarak nasıl İslam anlayışının resmi tarihle (Emevi, Abbasi) bize aktarılmasında sıkıntılar yaşandığını, bu noktada kaynakları yeniden tetkik etmek gerektiğini savunuyorsam, gerekli görüyorsam ülkemin yakın tarihindeki olayları da doğru bilmek anlamak gerektiğine inanıyorum.

Nasıl uydurulan hadislerle müslümanların dünya algısı bozuldu, gelişmeleri engellendiyse, yanlış abartılı kurgulanan Atatürk algısıyla da halkımızın ufku daraltılıyor, gereksiz korkulara ve ayrılıklara düşürülüyor.

Mesela uydurulan bazı hadislerle müslümanlar, kurtarıcı olarak mehdi ve mesih bekleyerek atalete gevşekliğe düşmüşler, Büyük güçler atfedilen şeyhler yüzünden de Allah-İnsan ilişkileri bozulmuştur. Şeyhler ve mehdi inancı insanları büyük kurtarıcı fikriyle zaafa uğratmış, edilgen insan haline getirmiştir.



Türkiye'de oluşturulan büyük kurtarıcı, sorgulanamaz Atatürk anlayışı da aynı etkiyi yapmış ve bir kesim insanımız için bu etkiyi devam ettirmektedir. Hele bunu ilkokuldan itibaren çocuklara empoze etmek çok vahim ve çağ dışı bir çabadır. Birilerinin sevdiği hayat tarzını ülkeye dayatabilmek için Atatürk'ü bu şekilde kullanmış olmalarının ülkeye maliyeti büyük olmuş, çocukların geniş ufuklu yetişmelerine engel olmuştur.

18 Nisan 2020 Cumartesi

Türkiye’nin 2002’de yoğun bakım yatak sayısı ve CHP







Türkiye’nin 2002’de yoğun bakım yatak sayısı 2.214 iken bugün 25.287’ye ulaştı. Pandemi krizini zor geçiren birçok batılı ülkede yoğun bakım ünitesi sıkınıtısı yaşanıyor. Türkiye’de şu anda yoğun bakım ünitelerinde %60 doluluk oranı var.
Önceki hükümetler dönemlerinde yapılan sağlık yatırımlarındaki trende göre düşündüğümüzde 79 yılda ulaşılan yoğun bakım ünitesi 2.214 olabilmişti. Artış önceki dönem gibi olsa ünite sayısı ancak 7.000 en iyimser rakamla 10.000 olacaktı. Hastane yatırımlarına yapılan itirazlara bakılırsa belli ki o sayıya ulaşılamayacaktı.
Yoğun bakım doluluk oranına göre bugün en az 15.000 yoğun bakım ünitesine ihtiyacımız olduğu görülüyor. Son dönemdeki yatırımlar yapılmasa bugün nasıl bir kriz yaşayacağımızı düşünmek bile insanı dehşete düşürüyor.
CHP’liler şimdi diyecek ki CHP hiç tek başına iktidara gelmedi ki. Böyle bir ezberleri var. Bu ezberi şu tabloyla bitirelim.
1923-1950 CHP (Atatürk – İnönü)
1960-1961 (darbe dönemi)
1961-1965 CHP (İnönü)
1970-1971 Nihat Erim (CHP Milletvekili)
1972-1973 Ferit Melen (CHP üyesi senatör)
1973-1974 Naim Talu (CHP’li Nihat Erim ile siyasete girdi)
1974 Bülent Ecevit CHP
1974-1975 Sadi Irmak Eski CHP Milletvekili
1977 Bülent Ecevit
1978-1979 Bülent Ecevit
1980 Turhan Feyzioğlu (Eski CHP Milletvekili)
1980-1983 Bülent Ulusu (Asker)
1991-1995 SHP/CHP ( Koalisyon CHP’li Başbakan Yardımcısı)
1999-2002 Ecevit (CHP –Başbakan)
Ak Parti öncesindeki 79 senelik Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihinin 45 senesinde başbakanlık 4 senesinde başbakan yardımcılığı yaptı CHP genel başkanları ve CHP’li siyasiler.

11 Nisan 2020 Cumartesi

PANDEMİ VE MEVDUAT SAHİBİ CHP'LİLER

Pandeminin bir çok ülkeyi ekonomik olarak ciddi sıkıntıya sokacağı biliniyor. Türkiye SAĞLIK SEKTÖRÜNE yaptığı YATIRIMLARIN avantajını kullanarak karantina tedbirlerini tedricen uygulamaya koyuyor.
Avrupa'da birçok ülkede yoğun bakım ünitesi sorunu yaşanıyor, hastalar arasında tercih etmek durumunda kalmak gibi dramatik olaylar yaşanıyor.
Pandemide virüsün halkın çoğuna bir çeşit bulaşacağı biliniyor. Önemli olanın krizi sürdürülebilir kılmak. Hastalananların sayısı tedaviye ulaşabilir seviyede tutulması, yoğun bakım ünitesi sayısı, hastaların tedavi edilebilme oranı devletin tedbirlerinin dozajını belirliyor.
Bunlar bilindiği halde ülkemizde CHP’nin başını çektiği muhalifler ısrarla ülkeyi felç edecek genel sokağa çıkma yasağı ilan edilmesinde ısrar ediyorlar. Bundaki amaçlarını herkes anlıyor çünkü dünyada da bu pandemi, finans şebekesi tarafından bu amaçla kullanılmaya çalışılıyor. Ülkelerin ekonomik olarak ZOR DURUMA DÜŞMESİ ve borçlanma ihtiyacının zirve yapması bekleniyor. Böylece negatife düşen faizlerin yeniden yükselmesi ve IMF gibi kuruluşlara BORÇLANAN ülkelerin EMİR ALMAYA devam etmeleri sağlanmış olacak.
Dünya çapında bu işin çözümü yakın zamanda mümkün görünmüyor ama ülkemiz için bir çözümü var.
Hükümete illa sokağa çıkma yasağı ilan ettirerek ekonomik felçten kendilerine İKTİDAR RÜYASI gören CHP liderliğindeki muhalefeti bundan vazgeçirecek önerimiz şudur.
Türkiye bankalarındaki toplam mevduat 2 Trilyon 900 Milyar TL’dir. (440 Milyar Dolar) Bu paranın ezici çoğunluğu CHP’li seçmenlere aittir bunu birçok şekilde ispatlarız da en önemli veri olarak bu paranın ancak %9’u katılım bankalarındadır.
Devlet PİYASAYA PARA DAĞITACAĞIM ama bunu MEVDUATA koyacağım %3 VERGİDEN yapacağım derse bu tuzu kurular susar. Neticede batı devletleri de piyasaya dağıttıkları paraları yeni koyacakları bu çeşit vergilerle yerine koyacaklar.

İstemezükçülere Kalsak Halimiz Ne Olurdu?

  Muhaliflerin devamlı dile getirdikleri yatırımlar gereksiz, yatırımlar yap işlet sistemiyle yapıldı çok pahalıya mal oldu, o köprüye ne ge...