Allah’ın mesajını kaynağından öğrenmek isteyerek Kur’an
meali okuyanların bir kısmının deizme ve ateizme kaydığı iddia edilmekte, bunun
üzerinden gençler Kur’an meali okumaktan sakındırılmak istenmektedir.
Durum gerçekten böyle mi?
Aslında çevresinde gördüğü dinden bir sebeple bağı kopmakta
olanların bir kısmı dinden çıkmaya yazmışken son bir ümitle Kur’an’ı
da okumayı deniyor. Fakat geleneğin taşıdığı tortularla okuduğu Kur’an meali yarasına
ilaç olmayınca bu gayreti gösterenlerin bir kısmı deizme ve ateizme kayıyor.
Bu şuna benziyor,
İnsanlar, ceza evi olan hapishanelerden çok
şifa evi olan hastanelerde hayatını kaybeder.
Çünkü ölmek üzere olanlar, bir çare için hastaneye gitmektedir.
Bununla beraber Kur’an, bu şekilde gelenlerin çoğunu ‘’hayatta’’
tutuyor
Kur’an öyle kerim bir kitap ki, kendisine başvuranları
samimiyet derecesine göre merkezden uçlara kadar konumlandırıyor. Dinden çıkmaya yazanların bir kısmını uçlarda
da olsa elinde tutma özelliği var. Kur’an bu özelliği ile kendini müstağni
görenleri/ibadetler avam için gereklidir diyenleri, mürcie ehlini/Allah’ın va’dini
merhametinde eritmek isteyenleri dahi -Tevhid
Ehli- dairesinde tutarak, dinden çıkmaya yazanları içerde tutmakta, bu mucizevi
yönüyle insanlar eliyle fıtrattan uzaklaşan dini çevreleyerek, içinde küçük de
olsa samimiyet taşıyanları, tekrar sahih dine dönebilmeleri için din dairesinde
tutma kudreti gösteriyor.
Bu yüzden yanlış metodlardan doğan komplikasyonlara rağmen
Kur’an-ı Kerim, İslam’ın tek tedavi ve savunma sistemidir.