HDP’nin zamansız çıkışları, CHP’nin alenen HDP’ye boyun eğen görüntü vermesi Millet İttifakı tabanını şaşırtıyor. Söz konusu kesimin gazetecileri ve sosyal medyada çırpınan bağlıları akıllarınca bu gelişmeleri örtmeye bir taraftan da taraflara akıl vermeye çalışıyorlar . ‘’Etmeyin zamansız çıkışlar yapmayın Cumhur İttifakının ekmeğine yağ sürmeyin vs. ‘’
Anlaşılıyor ki yapılanlar onların sandığı gibi seçim kazanmak üzerine yapılmıyor. Tabii ki 2019 belediye seçimleri döneminde yaşanan hava yaşanırsa seçimi de kazanmak planda var ama o işin olamayacağı birçok açıdan belli oldu.
Çünkü muhalefet bir hata yaptı seçimin kaderini ekonomi tartışmaları üzerine kurdu. Ekonomi Ak Parti’nin en iddialı olduğu alan. Orta kesim kendi durumunu biliyor nereden nereye geldiğini biliyor. Asıl sıkıntı olan, Pandemi ile başlayan bütün dünyada sıkıntı doğuran hayat pahalılığıdır. Bu da Türkiye’de hükümet tarafından dar gelirliler için kolay çözülecek bir konudur. Maaşlara, sosyal yardımlara, çiftçi desteğine ve çiftçinin ürünlerinin alım fiyatlarına yapılacak zamla bu iş atlatılır.
Çünkü Türkiye hızla büyüyen bir ekonomi, halka verilen her para fazlasıyla ülkenin kalkınmasına büyümesine yardım eder ve devletin hazinesine dönüşü olur.
Diğer taraftan ekonominin konuşulması Ak Parti iktidarının ülkeye yaptığı yatırımları anlatmasına vesile oluyor.
Yapılmak istenen esas çalışma nedir?
Osmanlı’da Jön Türklerle yapıldığı gib, Cumhuriyet döneminde onların devamı laikçi Atatürkçülerle yapıldığı gibi bürokrasiyi ele geçirme harekatı yapılmaya çalışılacak.
Kılıçdaroğlu’nun bir süredir öğretmenlerle başlayan tehditleri ve şimdi bürokratlara yaptığı tehdidin amacı budur.
Buna ek olarak son günlerde piyasaya batıda eğitim görmüş ekonomistler sürüldü. Sosyal medyada devamlı dindarlar bu işi beceremedi, liyakat yok, asıl işi bilenler bizim taraftadır lafları pompalanıyor.
Bu çalışma yine Osmanlı’da olduğu gibi batıcılar daha doğrusu batı kompleksi, güce karşı zaafı olanlar ve toplumda karşılıkları olmadığı için batının desteğine ihtiyacı olanlar üzerinden yürütülüyor.
Tabii bu işin üzerine oturtulacağı bir örgüt veya cemaat türü bir yapı gerekiyor.
Bu örgüt batılı kurumlar tarafından desteklenmeli, finanse edilmelidir. İçeride ve dışarıda kongreler düzenleyecek. Yani oluşturulacak paralel devletin bir ana omurgası olacak bir örgüt. Tabii bu omurgayı oluşturacak olan örgütün toplumda çok karşılığı olmayacak ki ayakta durmayı her zaman batıya borçlu olacak.
Bu bahsettiğimiz örgüt hangi örgüttür bugün?
İnanması belki birkaç yıl önce çok zor olurdu ama bugün artık olabileceğini görmeye başladık. Bu örgüt bugün HDP/KCK örgütüdür.
CHP'liler neden bunlara boyun eğsin bunlara ihtiyaç duysun diye sorulabilir.
Çünkü Avrupa ve ABD HDP'yi direkt muhatap alıyor. Onları batıda en üst düzeyde ağırlıyor, iltifat ediyorlar.
Bizim kesim bunu çok anlamayabilir ama bir CHP'li batı haranı için batılılar tarafından iltifat görmek, oralardaki toplantılara çağırılmak çok büyük bir şeydir. Bu iltifat yüzünden HDP'liler CHP'liler için bir üst klanı oluşturuyor şu anda.
Ağzını açanın Demirtaş'a özgürlük demesi, Kavala'ya özgürlük demesinin sebebi budur. Bu işin kürtlükle falan alakası olmadığını da söyleyelim bu arada. Bu yüzden Kavala bahsettiğimiz HDP/KCK örgütü için içeride ve dışarıda çalışma yürütüyordu. HDP yöneticilerinin çoğu da kürt değil. Fakat bu projeleri tutarsa o et tırnak edebiyatını artık Kürtlerin yapması beklenecektir.
CHP’nin liderlik ettiği ittifak bürokrasiyi tehditle, şantajla, başka şekilde ayartma girişimleriyle dönüştürmeye başladı. Devlette bazı memurların vatandaşı kışkırttığı, üzdüğü haberleri her yerden gelmeye başladı. Memurlara karşı son günlerde çok duymaya başladığımız şiddet olaylarının önemli bir sebebi bu olmalıdır.