18 Aralık 2022 Pazar

Bazı tarikat ve cemaatler ailenin emeklerini, itibarını, kazanımlarını heba eden ailenin yanlış yetiştirilmiş çocuğu gibi, İslami kesimin yanlış temel, anlayış ve bilgi üzerine oturan, gittikçe ağırlaşan yükleridir.

 Bazı tarikat ve cemaatler ailenin emeklerini, itibarını, kazanımlarını heba eden ailenin yanlış yetiştirilmiş çocuğu gibi, İslami kesimin yanlış temel, anlayış ve bilgi üzerine oturan, gittikçe ağırlaşan yükleridir.


Tarikatlar Üzerinden Ak Parti'ye Vurmak Kime Kazandırıyor

 

Birgün Gazetesi yazarı ve Halk Tv programcısı Timur Soykan'ın gündeme taşıdığı olayı bu yayın organlarının ve onlara destek veren siyasetçi ve gazetecilerin kullandıkları dile dikkat çekmek istiyoruz.
Olay neticede hangi şekilde olursa olsun münferit bir olay (Yargı zaten gereğini yapacaktır, Bakanlık olaya müdahil olmuş vaziyette) ama bu öyle kullanılıyor ki sanki bütün dindarlar bu işe ortakmış gibi sunuluyor.
Hedeflerinde
İslam var
sonra Siyasal İslam
sonra Ak Parti var
İslam'a karşı bir gol atma şehveti gözlerini öyle kararttı ki kullandıkları dille 6'lı masadaki ortaklarını kırıp döküyorlar.
Bir nakarat tutturmuşlar ''oluşturulan iklimde bu işler oluyor'' ''tarikatlar bu iklimde büyüyorlar''
Peki olay gerçekten öyle mi?
Gündeme getirdikleri olayda mesele iddia ettikleri gibiyse olay 2004'lerde olmuş. Türkiye henüz 28 Şubat darbesinin ikliminde. Başörtüsü yasak, Ak Parti henüz bir tane savcı atamamış, devlet erki CHP'lilerin tam istediği kıvamda laikçi asker ve yargı elinde.
İsmi geçen tarikat bu son dönemde kurulmadı. Bu tarikat 80 darbesinin baskıcı döneminde, 80'lerde 90'larda büyüdüğü hızla Ak Parti döneminde de büyüseydi bugün en az 5 milyon müntesibi olurdu.
Halbuki büyüme hızı Ak Parti döneminde çok yavaşlamıştır. Hatta çoğu insan bu dönemde tarikatlarla bağını kopartmıştır veya gevşetmiştir. Çünkü bu yapılar baskıcı ortamda büyür, dini bilgiye ulaşma kolaylaştığı yerde büyüyemez. İmam Hatiplerin, İlahiyatların çoğaldığı yerde tarikatlar müşteri bulamaz.
Bu olay üzerinden Ak Parti iktidarına saldıranlar tarikatlardaki kapalılığın, gizemin onlara verdiği fırsatı kullanarak bunu yapmaya çalışıyor.
Bu saldıran kesim şunun farkında değil, tarikatları bu şekilde hedefe koyarak çoğu tarikatın bu iktidara ayak bağı olduğu yük olduğu günümüzde, iktidarın yükünü azaltıyor ayak bağlarını çözüyor.
En çok kullandıkları argüman, iktidarın tarikatlara müsamaha gösterdiğidir.
Bu tür istismar olaylarını demiyoruz bunlar tespit edildiğinde hepsi cezaevine atılmıştır. Genel olarak Türkiye’de çok önceden beri tarikatlara bir müsamaha vardır dolayısıyla da ülkede hep etkileri olmuştur.
İşte bunlar bu olayları kullanarak Ak Parti tabanını, iktidarın tarikatlara müsamaha gösterdiği üzerinden avlamak istiyorlar.
Siz 2019 seçimlerinde PKK'nın desteğiyle belediyeleri kazandınız şimdi seçime yine aynı destekle gidiyorsunuz ve tabanınız bunu anlıyor ve hedefe ulaşmak için seslerini çıkartmıyorlar.
Ak Parti tabanı da iktidarın tarikatlara neden müsamaha gösterdiğini anlıyor.
Siz bir tek kendinizi mi akıllı sanıyorsunuz?


9 Aralık, 2022

Mahkeme İmamoğlu hakkında ceza kararı verdi.

 s

opetSdronAt22mt2k5:a12tufl441f01 5ı t21hi6g15ht,i98r7tt4aai 
Herkese Açık ile paylaşılıyor
Herkese Açık
Mahkeme İmamoğlu hakkında ceza kararı verdi.
Ak Partililer şaşkın ve üzgün
Kılıçdaroğlucular kızgın
İmamoğlucular sevinç içerisinde
Her şey yapılsın da Erdoğan'ın siyasi zekasıyla alay edilmesin.
Mahkeme kararı İstinaf ve Yargıtay'da onanması ve siyasi yasağın gelmesi 10 aydan önce mümkün değil.
Bu durumda İmamoğlu'nun siyasi yasaklı olmasını engellemenin, siyasi yasaklı hale düşerek İBB başkanlığını kaybetmemesini sağlamanın, masanın bir mağduriyetten faydalanmasını sağlamının tek yolu masanın adayı olmasıdır.
Fakat Halk TV'deki konuşmalardan, İmamoğlu ve Akşener'in sevinçlerini saklayamamasından, Kılıçdaroğlu'nun rol kapmak için Almanya'dan geri dönmesinden anladığımız sudur;
CHP bu işi becerip kullanamayacak
Bu kararı birisi aldırdıysa İmamoğlu'nun arkasındaki güç aldırmıştır.
CHP'lilere göre yargı kararlarını Erdoğan istediği gibi aldırıyorsa, İmamoğlu Erdoğan'ın istediği rakip adaydır.
Bunu 6'lı masa yutar mı, yer mi? Erdoğan bunu düşünmez mi?
Ak Parti bu mağduriyet operasyonunu terse çevirmek için şu çıkışı yapmalıdır
Bizim mahkeme kararıyla ilgili yapacak bir şeyimiz yoktu
Muhalefete sesleniyoruz bu işi mecliste çözelim
Getirin meclise istediğiniz yasayı geçirelim İmamoğlu'nun siyasi yasaklı duruma düşmesini engelleyecek yasayı çıkaralım.
Mesela siyasi yasaklı olma şartını 3 yıldan fazla ceza alanlar için şeklinde değişelim gibi.
Hatta şöyle de bir yasa çıkartılabilir İmamoğlu'na özel o istediğine hakaret edebilir şeklinde bir yasaya da ihtiyaç olabilir çünkü adamın ayarı yok ancak böyle bir yasayla onun mağdur duruma düşmesinden kurtuluruz. 🙂

Katar Dünya Kupası ev sahipliğini başarıyla sonuçlandırdı.


Açılış kapanış gösterilerinde kompleksli davranılmamış kendi kültürünü göstermekten çekinmemiştir.
İslami simgelerden olan sekiz köşeli yıldız skor grafiğinde kullanıldı.
Kupanın simgesi olan sekize benzeyen figür de sekiz köşeli yıldız üzerinden İslamı temsil ettiği düşünülerek yapıldı diye düşünüyorum.
Katar genel olarak az güçle dünyada iyi denge kurarak büyük işler başarmanın örnekliğini birçok alanda sergiliyor.
Kupadan sonra ülkemizde Araplara karşı kurulan, kin güden kesimin Katar'a bakışlarının olumlu anlamda biraz olsun değişeceğini umut ediyoruz.
Bu noktada Katar'ın istikrar içerisinde olmasında Türkiye'nin payını zikretmeden geçmeyelim.
5 Haziran 2017'de Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin Katar Emiri’ni devirip yerine Londra’daki yeğenini getirmek için giriştikleri darbe planını Türkiye önlemişti.
Bugün kupa finaline Emir Temim'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı özel davet etmesi Türkiye'nin devamlı yanında olması boşuna değildir.

Diyanet Çözümü Ehli Rey Olmakta Buldu. (Evlilik Yaşı)

 

Evlilik yaşı ile ilgili 16.12.2022 tarihli Diyanet hutbesinden ilgili bölüm şöyle;
İslam’a göre kadın ve erkek hem duygusal ve fiziksel, hem de ruhsal ve zihinsel olgunluğa erişmeden, aile kurmanın anlam ve sorumluluğunu idrak edecek rüşt yaşına gelmeden evlendirilemez. Zira evlilik için sadece ergen olmak yeterli değildir. Ergenlik biyolojik bir süreçtir. Evlilik ise reşit olmayı gerektirir.
Bu yorum mezheplerin icmasına, siyer rivayetlerine uymayan yeni bir yorum. Bu yorum Nisa Suresi 6. ayete dayanıyor.
Fakat işin ilginç tarafı bu ayetin bu şekilde yorumlanması çok yakın tarihlere dayanıyor ve bu yorum, rivayetleri yeniden tetkik edelim, rivayetleri Kur’an süzgecinden geçirelim diyen bu yüzden gelenekçilerin ve Diyanet’in çok sert tepkilerini çeken İlahiyatçılara ait.
Geleneği esas alanlar, rivayetlere dokundurtmayanlar ancak gelişmeler karşısında diyecek sözleri bittiğinde bu yola gidiyorlar.
Daha önce müzik konusunda bu yaşandı. Müzik sanat için yapılmaya ve sarayda da icra edilmeye başlandığında İmamı Gazali’nin fetvasıyla mezheplerin yine ittifakla haram ilan etmesinden üç asır sonra mübah kabul edildi.
Gazali de müzik konusunda farklı rivayetlerin olduğunu ve Kur’an’da haramlığına bir delil olmadığını dile getirerek caizdir fetvası verdi.
Sonra benzer hadise Hilafet konusunda yaşandı. Halifeliğin Kureyş’e ait olduğu hadis rivayetleri ve yine ulemanın fetvasıyla sabitti. Hilafet Osmanlı döneminde Osmanlı hanedanına geçince bu rivayetler tevil edildi, fetvalar görmezden gelindi. Eski fetvaların aksine İslam’da böyle bir şart olmadığı savunulmaya başlandı.
Neticede geleneği her şeyiyle bugüne taşımak yerine İmam-ı Azam tarzıyla Ehli Rey tavrı esas alınsa, Kur’an rivayetlerin gölgesinde yorumlanmasa bu tür vakalar yaşanmayacaktır.
Mesela Diyanet bugün kurtarıcı olarak Kur’an’a dayanmış kendilerine göre cesur bir hutbe okutmuşlardır.
Bu şekilde her zaman ilke olarak Kur’an’ın dilini, ruhunu esas alsalar; Kur’an’da ma’ruftan, fıtrattan bahsedildiğini, zamanın ruhunun da bir delil olduğunu dikkate alsalar zamanın gerisinde kalınmaz İslam doğru temsil edilmiş olur.

6 Aralık 2022 Salı

Neden Dünya Kupalarında Yokmuşuz

Fenerbahçe'ye Ali Koç'u başkan seçince Erdoğan'a alternatif lider çıkardık diye sevinenler, hükümeti takımdan uzak tutmanın sevincini yaşayanlar, statlarda iktidara karşı slogan atma yarışları yapanlar nazire olsun diye Atatürk marşları söyleyenler.

Galatasaray'ın yeni stadı yapıldığında yine Erdoğan'a teşekkür edildiğinde yuhalayanlar.
Beşiktaş'ta birçok başarıya imza atan, takıma yeni stat kazandıran Fikret Orman'ı iktidara yakın diye çekemeyenler.
Şimdi neden futbolda başarısızız diye sızlanıyor.
Türkiye atletizmde, basketbolda, voleybolda nerdeyse bütün spor dallarında madalya rekorları kırıyor, dünya şampiyonlukları kazanıyor.
Ak Parti'yi takımlarımıza bulaştırmadık , Erdoğan'ı yuhaladık diye övünen futbol takımlarının taraftarları neden Dünya Kupasında yokuz diye iktidarı eleştiriyor.

Hızlı trenle Ankara’ya gidiyorum. Yanımda oturan delikanlı

 Hızlı trenle Ankara’ya gidiyorum. Yanımda oturan delikanlı özel bir üniversitede ekonomi finans bölümünde hazırlık sınıfında okuyormuş.

Biraz konuştuk
Sorduğum iki soruya aldığım cevaplar şöyle;
1982 den 2002 ye kadar 20 yılda dolar sence kaç kat artmıştır diye sordum.
- iki üç kat artmıştır dedi.
9.000 kattan fazla arttı deyince çok şaşırdı tabii.
Bir de dün bir baraj açıldı. Kendi alanında dünyanın en büyük 5. barajı olan Yusufeli barajı, bundan haberin oldu mu dedim.
Hayır hiç haberim olmadı dedi.
Durum bu.

Ak Partili muhafazakar kesimde artık göz ardı edilemez duruma gelen bir mesele var.


Geleneği aşırı kutsama, yenilikçiliğe söz hakkı tanımama durumu.
90’larda İslami kesimde bir tartışma vardı. İçtihat kapısı kapalı mıdır, açık mıdır?
Bu sorunun cevabı,
Siyasi parti ile iktidara talip olan, ülkeyi yönetmeye talip olan İslami kesim için; içtihat kapısının açık olduğu yani günün meselelerini günün şartlarına uygun olarak ehli ilmin içtihat ederek yeni hükümler verebileceği şeklinde savunulurdu.
Daha çok tarikatçıların ve diyanet hocalarının savunduğu şey ise içtihat kapısının kapalı olduğu o seviyede alimlerin olmadığı, mezhepler uleması her şeyi karara bağladığı bize düşenin onlara sorgusuz sualsiz tabi olması gerektiğiydi.
Siyasetle uğraşan İslami aktivistlerin 80, 90 ve 2000’lerde bir gelişme yaşadığı bazı konulara önceki yıllardan farklı yaklaştığı gerçeği kurulan partilerin değişen tüzüklerinden ve dünyaya bakışlarındaki değişimden tespit edilebilir.
Recep Tayyip Erdoğan bu durumu ifade ederken ‘’gelişerek değiştim’’ demişti.
Ak Partili yöneticiler ve parti tabanı gelişmeyi bıraktıkları anda geriye düşerler. İslami kesim, Kemalistlerden daha ilerici, daha geniş ufuklu, daha serbest piyasacı, daha özgürlükçü, daha az devletçi olduğu için siyasette öne çıkabilmişti. Gelişmenin önünde en büyük engel olarak; dini anlayışın katılaşması, geleneği kutsama, yeniliğe kapalı olmak vardır.
İslam, çağlar boyu devam edecek bir inanç sistemi ve yaşam biçimidir. Her yüzyılda, her dönemde insanları ileri taşıyacak dinamikleri taşıması gereken bir sistem olmak durumundadır. Bu da akıl-vahiy birlikteliğinin doğru bir dengede tutulmasıyla mümkündür.
Bugünlerde bu tartışma hemen Kur’an-Hadis tartışmasına çekilmekte. Bazı isimler verilerek konu Hadis inkarcılığına getirilerek, kötü örnekler üzerinden akıl saf dışı edilmeye çalışılmaktadır.
Anlatmak istediğimiz şudur; aslında konu Kur’an Hadis tartışması değil,
İslam’ın zamanın değişmesi, şartların değişmesi durumlarında nasıl uygulanacağı meselesidir.

CHP'nin 2. yüzyıl vizyon programını izledim.


CHP Lideri'nin başdanışman yaptığını açıkladığı Jeremy Rifkin. Baştan sona küresel ısınma hakkında konuştu. Sanki dünyanın havasını bozan bizim sanayimizmiş gibi CHP işin sonundan başladı. Ya da sanayimizi engelleme için atanan biri.
Genel sunumlardan sermaye korkmuştur. Çünkü çok teorik açıklamalar yapıldı. Halbuki Türkiye çok özel şartlara sahip bir ülke.
Bir danışman prof , gelir vergisinin artırılmasını 18 yaşına gelen herkesin vergi kaydının başlaması gerektiğini söyledi. Böylece vatandaşı da korkuttular.
Sonra parti adına Selin Sayek Böke konuştu. Gerçi ona sadece iklim ile ilgili alan verilmişti ama o genel başkan gibi konuştu. Bu arada bu kadın eğer Süryani asıllı olmasa gelen başkanlığa çok rahat oynayabilir.
Böke de şu anda iktidarın bütün yaptıklarını vaad diye sıraladı.
CHP tek başına iktidara geliyormuş gibi program yaptı. Kılıçdaroğlu ikinci konuşmasında 6'lının resmini birkaç saniye ekrana yansıttı, biz masayız falan dedi onlara o kadar yeter havasındaydı.
Netice CHP cephesinde değişen bir şey yok.

22 Kasım 2022 Salı

Terörün İktidara Yaradığı Yanlış Algısını Çökertelim

 

Muhaliflerin dilinde bir nakarat var,  seçimler yaklaşıyor terör olayları başladı biz bunu bir yerden hatırlıyoruz.

Hatırladıklarını zannettikleri dönem 2015 Haziran seçimleri ile 2015 Kasım seçimleri arasındaki dönem.

Zihinlere bu algı şöyle monte edildi 1980 öncesi sağ sol çatışmaları vardı, her gün patlamalar oluyordu. Sonra 12 Eylül’de darbe oldu ve bu terör olayları bıçak gibi kesildi. İşte bu gerçek hatırlatılarak terörün devlet tarafından yapıldığını ve seçimlerle terörün bittiği kafalara nakşedildi ve bir nakarat oluşturuldu.

Nakarata göre Haziran seçiminde Ak Parti az oy alınca terör olayları yapıldı Kasım seçimlerinde oylarını yükseltti. Ve terör olayları bitti.

Nakarat bu. Peki öylemi yaşandı?

Hayır

O seçim döneminde ilk terör eylemi 7 Haziran seçiminden 2 gün önce (HDP) Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda düzenlediği mitingde iki ayrı patlama meydana geldi. Saldırıda beş kişi hayatını kaybetti, 400’ü aşkın kişi yaralandı. Saldırıyı IŞİD üstlendi.

Ak Parti seçimde ilk defa tek başına iktidar olma imkanını kaybetti.

Sonra 20 Temmuz 2015’te Suruç’ta  IŞİD üyesi tarafından intihar saldırısı düzenlendi.

Saldırıda 33 kişi hayatını kaybetti, 100’e yakın kişi ise yaralandı.

Sonra 10 Ekim 2015’te Ankara Garı’nda düzenlenen Barış Mitingi’ne intihar saldırısı düzenlendi. Saldırıda 103 kişi hayatını kaybetti.

Ve 2015 Kasım ayında seçime gidildi. Terör bitti mi? Hayır

Terörün hedefi Ak Parti iktidarıydı seri terör eylemleri devam etti.

 

-Sultanahmet Saldırsı

12 Ocak 2016’da İstanbul – Sultanahmet Meydanı’nda bir turist kafilesi hedef alındı. IŞİD’in üstlendiği saldırıda 13 kişi hayatını kaybetti, 16 kişi ise yaralandı

13 Ocak 2016’da Diyarbakır’ın Çınar ilçesinde PKK tarafından Çınar İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bombalı araç, roketatar ve uzun namlulu silahlarla saldırı düzenlendi.

Saldırıda, bir polis ve üçü çocuk beş sivil hayatını kaybetti, 39 kişi ise yaralandı.

-Güvenpark saldırısı

13 Mart 2016’da saat 18.45 sıralarında Ankara’da Güvenpark’ta otobüs durakları önünde bombalı saldırı düzenlendi.

Saldırıda 36 kişi hayatını kaybetti, 300’den fazla kişi yaralandı. Saldırıyı TAK üstlendi.

-Taksim – İstiklal Caddesi’nde bulunan Beyoğlu Kaymakamlığı önünde 19 Mart 2016’da intihar saldırısı düzenlendi. Saldırıyı IŞİD üstlendi.

Saldırıda dört kişi hayatını kaybetti, 39 kişi yaralandı

-Gaziantep Emniyet Müdürlüğü önünde 1 Mayıs 2016’da IŞİD tarafından bomba yüklü araçla bir saldırı düzenlendi.

Saldırıda üç polis hayatını kaybederken, 18’i polis 22 kişi yaralandı.

-Vezneciler saldırısı

İstanbul-Vezneciler’de 7 Haziran 2016 saat 08.40 sıralarında patlama meydana geldi. Çevik kuvvet aracının hedef alındığı saldırıda altı polis, beş sivil hayatını kaybetti, 36 kişi ise yaralandı.

Saldırıyı TAK üstlendi.

-İstanbul Atatürk Havalimanı Saldırısı

 28 Haziran 2016’da bombalı saldırı düzenlendi.

Dış hatlar terminalinde düzenlenen saldırıyı IŞİD üstlendi.

Saldırı sonucu 45 kişi hayatını kaybetti, 239 kişi yaralandı

-Kına gecesi saldırısı

Gaziantep’te 20 Ağustos 2016’da IŞİD tarafından bir kına gecesine bombalı saldırı düzenlendi.

Saldırıda 52 kişi hayatını kaybetti, 94 kişi yaralandı

-Arena Saldırısı

10 Aralık 2016’da İstanbul'un Beşiktaş ilçesinde Vodafone Arena stadındaki maçın ardından bombalı araçla saldırı düzenlendi, çevik kuvvet otobüsü hedef alındı.

-Reina'da 2017 yılbaşı gecesi düzenlenen ve 39 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısı

Ve

İzmir Adalet Sarayının C Blok girişinde 5 Ocak 2017'de bomba yüklü araç ve uzun namlulu silahlarla gerçekleştirilen saldırıda şehit düşen polis memuru Fethi Sekin

2015 sonrası Türkiye’ye  seri bir terör saldırısı başlatılmıştı. Bu saldırıların sadece ikisi iki seçim arasındaydı, geri kalan on tane büyük terör eylemi seçimden sonra gerçekleşti.

 

Çünkü hedef Ak Parti iktidarıydı, terörle pes ettirilmek istendi, ülkede halkın iktidara karşı isyana kalkması, diğer ülkelerde sonuç verdiği gibi iç savaşa kadar işlerin gitmesi hedeflendi.

Son terör saldırısında polis memuru Fethi Sekin’in şehit olması.

Terörü organize eden akıl bu eylemde baltayı taşa vurmuştu.

Fethi Sekin Kürt asıllıydı, saldırıda büyük kahramanlık göstermişti, saldırı seküler kesimin şehri İzmir’de gerçekleşmişti. Bu yüzden halkın büyük kesimi tarafından bu saldırı telin edildi, bu sefer hükümet değil terör örgütü hedefe konuldu.

Bu saldırıdan sonra  seri terör eylemlerini organize eden akıl   hedeflediği amaca ulaşamayacağını, ülkeyi terörle birbirine düşüremeyeceğini anlayınca terör eylemleri bitti.

20 Kasım 2022 Pazar

Terör örgütlerini batılı güçlü devletlerin servisleri destekliyor ve kışkırtıyor. Bunu herkes bilir ve kabul eder. Kuklalarla Değil Kuklacıyla Derdimiz Olmalı

 Terör örgütlerini batılı güçlü devletlerin


servisleri destekliyor ve kışkırtıyor. Bunu herkes bilir ve kabul eder. zaten artık bu saklanmıyor.

Biz bu durumda bu terör örgütlerini batı destekliyor kışkırtıyor diye o örgüt üyelerini masun görmeyiz. Bu işe alet oldukları için suçlarız, cezalarını keseriz gerekirse operasyonlarla etkisiz hale getiririz.
Fakat batılı servislerin gerçek amacı olan; hedef ülke içerisine fitne sokmak, etnik farklılıklar arasında kin nefret tohumu ekmek, kan davası yürütmek tuzağına düşmemize gerek yoktur.
Olay olduğu zaman suçlular yakalanıp cezalandırılır, tavır alınır, mümkün olduğu kadar bu terör olayı ve hedefleri konusunda halk bilinçlendirilir. Fakat bu örgütleri kullanarak ülke içerisinde kin ve nefret tohumları ekmek isteyen, kan davası güdülmesini isteyenlerin hedeflerine ulaşmasına yarayan davranışları sürdürmenin anlamı yoktur.
Yediğimiz operasyonları yedik, tavrımızı gösterdik ama şimdi geleceğe bakma zamanı.
Bu Kobani olayları yüzünden kandırılıp kardeşlerini öldüren linç edenler için de geçerli , bir şekilde korkutulup, desteklenip ülkesinin başına geçirilen aynı Kobani olaylarındaki gibi Rabia Meydanında da halkı birbirine kırdıran kuklalar için de geçerli.
Türkiye kuklalara tavır alır, elinden gelen cezayı da keser ama kan davası güdecek ilkelliği aşmıştır.
Kavgamız kuklacılarladır. Onların dili de hep dostluk, stratejik ortaklık, barış, demokrasi şeklindedir.
O dili nasıl artık biz de kullanmayı öğrendiysek, kuklalara kesilen cezanın da müebbet olmayacağını anlayacak seviyeye geldik.

17 Kasım 2022 Perşembe

İstiklal Caddesi terör eylemi muhalefeti yine çuvala koydu.

 

Biz PKK/YPG'nin zaten ABD güdümünde hareket ettiğini söylüyoruz, bunu bütün dünya biliyor.
ABD'nin böyle örgütleri hatta ülkeleri kullanıp attığını, onları aparat olarak kullandığını işin sonunda genelde zararlı çıkanların bu örgütler olduğunu söylüyoruz. Bu dünyada bilinen bir şey.
Fakat ABD her zaman bu tuzağa düşecek örgüt ve ülke bulmakta zorlanmadı.
ABD şunda da zorlanmadı; bu örgütleri sevimli hale getirip onlara destek veren legal partiler, STK'lar, meslek örgütleri de bulmakta zorlanmıyor.
Hani insan kendi çocuğu veya bir yakını bir kabahat işlediğinde onun üstünü örtmeye çalışır onu masum gösterecek gerekçeler bulmaya çalışır ya.
Biz de de PKK ve YPG için bu hava bir çok kesim için sağlandı.
YPG ABD'nin bizzat eğittiği, silah desteği verdiği örgüt. Buna CHP'liler de itiraz etmez.
Peki ABD istihbarat örgütleri, YPG içerisinde operasyonlar yapıp onların yöneticilerinin bile haberi olamadan taksim terör eylemi gibi bir eylemi istediği uyrukta, istediği modelde tuzağa düşürülmüş geçlere yaptıramaz mı?
Buradan Türkiye ile Suriye'de yaptığı istihbarat savaşlarını Türkiye'ye taşımış olamaz mı?
PKK/YPG bu işe aparat olmaya gönüllü ahmaklar değil mi? Küçük menfaatleri için terörü, insanları yurtlarından göndermeyi görev edinmiş bir terör örgütü değil mi?
Ve bu eylemi yaparken Türkiye'de muhalefetin kandırılmasını sağlayacak şekilde gri alanlar oluşturarak yapamaz mı, buna zekaları yetmez mi?
CIA: Central Intelligence Agency
Amerikanın istihbarat teşkilatı
CIA'daki ''Intelligence'' kelimesi zeka/akıl anlamında bir kelimedir.
Bizim muhalefet neden akıllı olmayı hiç tercih etmiyor da devamlı sürüye kurt getiriyor.
Bir ülkede terör ile avlanacak, manipüle edilecek kitle olmasa o ülkede terör eylemi yapılmıyor.

16 Kasım 2022 Çarşamba

BTP’nin 6’lı Masaya Çağrılması Şunu Tekrar Bize Gösterdi Seküler kesim islami kesimi hiç tanımıyor.


 BTP’nin 6’lı Masaya Çağrılması Şunu Tekrar Bize Gösterdi

Seküler kesim islami kesimi hiç tanımıyor.
Bahsettiğim mesele seküler kesimin, muhafazakar siyaseti daha iyi anlaşılması için söyleyelim siyasal islamcı siyaseti hiç tanımamış olmaları.
İslami siyasetçiler denince artık sadece Ak Parti, Saadet Partisi değil, geçmişleri itibariyle Deva ve Gelecek partileri de akla geliyor.
Bu saydığımız 3 parti 6'lı masanın üyesi.
Meral Akşener Haydar Baş'ın partisi BTP'yi 6'lı masaya davet etti.
Saadet Partisi daha önce itirazını yapmıştı bu teklife şimdi de DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Yeneroğlu'nun, BTP'nin Altılı Masa'ya katılması halinde istifa edeceği öne sürüldü.
Bu durum Deva, Saadet ve Gelecek partililer için bir şok durumudur
Aslında kendilerini çok aşağılanmış hissediyorlar.
Neden?
Çünkü Haydar Baş'ın partisi bir garabet bir komedi, bir fantazi oluşumudur.
Haydar Baş bir sabah kalkmış biz şii olacağız demiş cemaatinin tamamı şii olmuştur. Yani bu insanların hepsi şu anda Hz Ömer ve Hz Ebu Bekir'e hain, Onlar Resulullah'a ihanet etti Hz Ali'nin hakkını gasp ettiler diyorlar.
Sonra bir sabah kalktı Atatürkçü olduk dedi, Atatürk hafızdır dedi cemaatin hepsi Atatürkçü oldu. İktidara geliyoruz dediler ve herkese 500 dolara yakın maaş vereceğiz dediler ve seçmeni buna inanıyordu. Yani dünyada araştırılması gereken fantastik bir tarikattır.
Meral Akşener ve Kılıçdaroğlu masalarındaki Deva, Gelecek ve Saadet partisini bunlarla aynı görüyor.
Bu şu anlama geliyor Meral Akşener ve Kılıçdaroğlu yaptıkları işi ciddiye almıyorlar ve masalarındaki dindarları aşağılamaktan hiç çekinmiyorlar.
Masadaki dindarlar da orada tamamen bir dolgu malzemesi olarak görülüyor. Bu son olay gösterdi ki asla siyasi nitelikleri göz önüne alınmamış. Çünkü dindarları hiç tanımadılar, hiçbir zaman ciddiye almadılar ve hala almadıklarını gösterdiler.
Eski dönemde Rahmetli Erbakan hoca mecliste konuşurken CHP'li ve Akşener modeli vekiller devamlı gülerdi. Hoca'yı çok uçuk bulur ciddiye almazlardı. Hocanın vadettiklerinin fazlası şu anda yapılmış vaziyette bu arada

İstemezükçülere Kalsak Halimiz Ne Olurdu?

  Muhaliflerin devamlı dile getirdikleri yatırımlar gereksiz, yatırımlar yap işlet sistemiyle yapıldı çok pahalıya mal oldu, o köprüye ne ge...