18 Aralık 2022 Pazar

Bazı tarikat ve cemaatler ailenin emeklerini, itibarını, kazanımlarını heba eden ailenin yanlış yetiştirilmiş çocuğu gibi, İslami kesimin yanlış temel, anlayış ve bilgi üzerine oturan, gittikçe ağırlaşan yükleridir.

 Bazı tarikat ve cemaatler ailenin emeklerini, itibarını, kazanımlarını heba eden ailenin yanlış yetiştirilmiş çocuğu gibi, İslami kesimin yanlış temel, anlayış ve bilgi üzerine oturan, gittikçe ağırlaşan yükleridir.


Tarikatlar Üzerinden Ak Parti'ye Vurmak Kime Kazandırıyor

 

Birgün Gazetesi yazarı ve Halk Tv programcısı Timur Soykan'ın gündeme taşıdığı olayı bu yayın organlarının ve onlara destek veren siyasetçi ve gazetecilerin kullandıkları dile dikkat çekmek istiyoruz.
Olay neticede hangi şekilde olursa olsun münferit bir olay (Yargı zaten gereğini yapacaktır, Bakanlık olaya müdahil olmuş vaziyette) ama bu öyle kullanılıyor ki sanki bütün dindarlar bu işe ortakmış gibi sunuluyor.
Hedeflerinde
İslam var
sonra Siyasal İslam
sonra Ak Parti var
İslam'a karşı bir gol atma şehveti gözlerini öyle kararttı ki kullandıkları dille 6'lı masadaki ortaklarını kırıp döküyorlar.
Bir nakarat tutturmuşlar ''oluşturulan iklimde bu işler oluyor'' ''tarikatlar bu iklimde büyüyorlar''
Peki olay gerçekten öyle mi?
Gündeme getirdikleri olayda mesele iddia ettikleri gibiyse olay 2004'lerde olmuş. Türkiye henüz 28 Şubat darbesinin ikliminde. Başörtüsü yasak, Ak Parti henüz bir tane savcı atamamış, devlet erki CHP'lilerin tam istediği kıvamda laikçi asker ve yargı elinde.
İsmi geçen tarikat bu son dönemde kurulmadı. Bu tarikat 80 darbesinin baskıcı döneminde, 80'lerde 90'larda büyüdüğü hızla Ak Parti döneminde de büyüseydi bugün en az 5 milyon müntesibi olurdu.
Halbuki büyüme hızı Ak Parti döneminde çok yavaşlamıştır. Hatta çoğu insan bu dönemde tarikatlarla bağını kopartmıştır veya gevşetmiştir. Çünkü bu yapılar baskıcı ortamda büyür, dini bilgiye ulaşma kolaylaştığı yerde büyüyemez. İmam Hatiplerin, İlahiyatların çoğaldığı yerde tarikatlar müşteri bulamaz.
Bu olay üzerinden Ak Parti iktidarına saldıranlar tarikatlardaki kapalılığın, gizemin onlara verdiği fırsatı kullanarak bunu yapmaya çalışıyor.
Bu saldıran kesim şunun farkında değil, tarikatları bu şekilde hedefe koyarak çoğu tarikatın bu iktidara ayak bağı olduğu yük olduğu günümüzde, iktidarın yükünü azaltıyor ayak bağlarını çözüyor.
En çok kullandıkları argüman, iktidarın tarikatlara müsamaha gösterdiğidir.
Bu tür istismar olaylarını demiyoruz bunlar tespit edildiğinde hepsi cezaevine atılmıştır. Genel olarak Türkiye’de çok önceden beri tarikatlara bir müsamaha vardır dolayısıyla da ülkede hep etkileri olmuştur.
İşte bunlar bu olayları kullanarak Ak Parti tabanını, iktidarın tarikatlara müsamaha gösterdiği üzerinden avlamak istiyorlar.
Siz 2019 seçimlerinde PKK'nın desteğiyle belediyeleri kazandınız şimdi seçime yine aynı destekle gidiyorsunuz ve tabanınız bunu anlıyor ve hedefe ulaşmak için seslerini çıkartmıyorlar.
Ak Parti tabanı da iktidarın tarikatlara neden müsamaha gösterdiğini anlıyor.
Siz bir tek kendinizi mi akıllı sanıyorsunuz?


9 Aralık, 2022

Mahkeme İmamoğlu hakkında ceza kararı verdi.

 s

opetSdronAt22mt2k5:a12tufl441f01 5ı t21hi6g15ht,i98r7tt4aai 
Herkese Açık ile paylaşılıyor
Herkese Açık
Mahkeme İmamoğlu hakkında ceza kararı verdi.
Ak Partililer şaşkın ve üzgün
Kılıçdaroğlucular kızgın
İmamoğlucular sevinç içerisinde
Her şey yapılsın da Erdoğan'ın siyasi zekasıyla alay edilmesin.
Mahkeme kararı İstinaf ve Yargıtay'da onanması ve siyasi yasağın gelmesi 10 aydan önce mümkün değil.
Bu durumda İmamoğlu'nun siyasi yasaklı olmasını engellemenin, siyasi yasaklı hale düşerek İBB başkanlığını kaybetmemesini sağlamanın, masanın bir mağduriyetten faydalanmasını sağlamının tek yolu masanın adayı olmasıdır.
Fakat Halk TV'deki konuşmalardan, İmamoğlu ve Akşener'in sevinçlerini saklayamamasından, Kılıçdaroğlu'nun rol kapmak için Almanya'dan geri dönmesinden anladığımız sudur;
CHP bu işi becerip kullanamayacak
Bu kararı birisi aldırdıysa İmamoğlu'nun arkasındaki güç aldırmıştır.
CHP'lilere göre yargı kararlarını Erdoğan istediği gibi aldırıyorsa, İmamoğlu Erdoğan'ın istediği rakip adaydır.
Bunu 6'lı masa yutar mı, yer mi? Erdoğan bunu düşünmez mi?
Ak Parti bu mağduriyet operasyonunu terse çevirmek için şu çıkışı yapmalıdır
Bizim mahkeme kararıyla ilgili yapacak bir şeyimiz yoktu
Muhalefete sesleniyoruz bu işi mecliste çözelim
Getirin meclise istediğiniz yasayı geçirelim İmamoğlu'nun siyasi yasaklı duruma düşmesini engelleyecek yasayı çıkaralım.
Mesela siyasi yasaklı olma şartını 3 yıldan fazla ceza alanlar için şeklinde değişelim gibi.
Hatta şöyle de bir yasa çıkartılabilir İmamoğlu'na özel o istediğine hakaret edebilir şeklinde bir yasaya da ihtiyaç olabilir çünkü adamın ayarı yok ancak böyle bir yasayla onun mağdur duruma düşmesinden kurtuluruz. 🙂

Katar Dünya Kupası ev sahipliğini başarıyla sonuçlandırdı.


Açılış kapanış gösterilerinde kompleksli davranılmamış kendi kültürünü göstermekten çekinmemiştir.
İslami simgelerden olan sekiz köşeli yıldız skor grafiğinde kullanıldı.
Kupanın simgesi olan sekize benzeyen figür de sekiz köşeli yıldız üzerinden İslamı temsil ettiği düşünülerek yapıldı diye düşünüyorum.
Katar genel olarak az güçle dünyada iyi denge kurarak büyük işler başarmanın örnekliğini birçok alanda sergiliyor.
Kupadan sonra ülkemizde Araplara karşı kurulan, kin güden kesimin Katar'a bakışlarının olumlu anlamda biraz olsun değişeceğini umut ediyoruz.
Bu noktada Katar'ın istikrar içerisinde olmasında Türkiye'nin payını zikretmeden geçmeyelim.
5 Haziran 2017'de Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin Katar Emiri’ni devirip yerine Londra’daki yeğenini getirmek için giriştikleri darbe planını Türkiye önlemişti.
Bugün kupa finaline Emir Temim'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı özel davet etmesi Türkiye'nin devamlı yanında olması boşuna değildir.

Diyanet Çözümü Ehli Rey Olmakta Buldu. (Evlilik Yaşı)

 

Evlilik yaşı ile ilgili 16.12.2022 tarihli Diyanet hutbesinden ilgili bölüm şöyle;
İslam’a göre kadın ve erkek hem duygusal ve fiziksel, hem de ruhsal ve zihinsel olgunluğa erişmeden, aile kurmanın anlam ve sorumluluğunu idrak edecek rüşt yaşına gelmeden evlendirilemez. Zira evlilik için sadece ergen olmak yeterli değildir. Ergenlik biyolojik bir süreçtir. Evlilik ise reşit olmayı gerektirir.
Bu yorum mezheplerin icmasına, siyer rivayetlerine uymayan yeni bir yorum. Bu yorum Nisa Suresi 6. ayete dayanıyor.
Fakat işin ilginç tarafı bu ayetin bu şekilde yorumlanması çok yakın tarihlere dayanıyor ve bu yorum, rivayetleri yeniden tetkik edelim, rivayetleri Kur’an süzgecinden geçirelim diyen bu yüzden gelenekçilerin ve Diyanet’in çok sert tepkilerini çeken İlahiyatçılara ait.
Geleneği esas alanlar, rivayetlere dokundurtmayanlar ancak gelişmeler karşısında diyecek sözleri bittiğinde bu yola gidiyorlar.
Daha önce müzik konusunda bu yaşandı. Müzik sanat için yapılmaya ve sarayda da icra edilmeye başlandığında İmamı Gazali’nin fetvasıyla mezheplerin yine ittifakla haram ilan etmesinden üç asır sonra mübah kabul edildi.
Gazali de müzik konusunda farklı rivayetlerin olduğunu ve Kur’an’da haramlığına bir delil olmadığını dile getirerek caizdir fetvası verdi.
Sonra benzer hadise Hilafet konusunda yaşandı. Halifeliğin Kureyş’e ait olduğu hadis rivayetleri ve yine ulemanın fetvasıyla sabitti. Hilafet Osmanlı döneminde Osmanlı hanedanına geçince bu rivayetler tevil edildi, fetvalar görmezden gelindi. Eski fetvaların aksine İslam’da böyle bir şart olmadığı savunulmaya başlandı.
Neticede geleneği her şeyiyle bugüne taşımak yerine İmam-ı Azam tarzıyla Ehli Rey tavrı esas alınsa, Kur’an rivayetlerin gölgesinde yorumlanmasa bu tür vakalar yaşanmayacaktır.
Mesela Diyanet bugün kurtarıcı olarak Kur’an’a dayanmış kendilerine göre cesur bir hutbe okutmuşlardır.
Bu şekilde her zaman ilke olarak Kur’an’ın dilini, ruhunu esas alsalar; Kur’an’da ma’ruftan, fıtrattan bahsedildiğini, zamanın ruhunun da bir delil olduğunu dikkate alsalar zamanın gerisinde kalınmaz İslam doğru temsil edilmiş olur.

6 Aralık 2022 Salı

Neden Dünya Kupalarında Yokmuşuz

Fenerbahçe'ye Ali Koç'u başkan seçince Erdoğan'a alternatif lider çıkardık diye sevinenler, hükümeti takımdan uzak tutmanın sevincini yaşayanlar, statlarda iktidara karşı slogan atma yarışları yapanlar nazire olsun diye Atatürk marşları söyleyenler.

Galatasaray'ın yeni stadı yapıldığında yine Erdoğan'a teşekkür edildiğinde yuhalayanlar.
Beşiktaş'ta birçok başarıya imza atan, takıma yeni stat kazandıran Fikret Orman'ı iktidara yakın diye çekemeyenler.
Şimdi neden futbolda başarısızız diye sızlanıyor.
Türkiye atletizmde, basketbolda, voleybolda nerdeyse bütün spor dallarında madalya rekorları kırıyor, dünya şampiyonlukları kazanıyor.
Ak Parti'yi takımlarımıza bulaştırmadık , Erdoğan'ı yuhaladık diye övünen futbol takımlarının taraftarları neden Dünya Kupasında yokuz diye iktidarı eleştiriyor.

Hızlı trenle Ankara’ya gidiyorum. Yanımda oturan delikanlı

 Hızlı trenle Ankara’ya gidiyorum. Yanımda oturan delikanlı özel bir üniversitede ekonomi finans bölümünde hazırlık sınıfında okuyormuş.

Biraz konuştuk
Sorduğum iki soruya aldığım cevaplar şöyle;
1982 den 2002 ye kadar 20 yılda dolar sence kaç kat artmıştır diye sordum.
- iki üç kat artmıştır dedi.
9.000 kattan fazla arttı deyince çok şaşırdı tabii.
Bir de dün bir baraj açıldı. Kendi alanında dünyanın en büyük 5. barajı olan Yusufeli barajı, bundan haberin oldu mu dedim.
Hayır hiç haberim olmadı dedi.
Durum bu.

Ak Partili muhafazakar kesimde artık göz ardı edilemez duruma gelen bir mesele var.


Geleneği aşırı kutsama, yenilikçiliğe söz hakkı tanımama durumu.
90’larda İslami kesimde bir tartışma vardı. İçtihat kapısı kapalı mıdır, açık mıdır?
Bu sorunun cevabı,
Siyasi parti ile iktidara talip olan, ülkeyi yönetmeye talip olan İslami kesim için; içtihat kapısının açık olduğu yani günün meselelerini günün şartlarına uygun olarak ehli ilmin içtihat ederek yeni hükümler verebileceği şeklinde savunulurdu.
Daha çok tarikatçıların ve diyanet hocalarının savunduğu şey ise içtihat kapısının kapalı olduğu o seviyede alimlerin olmadığı, mezhepler uleması her şeyi karara bağladığı bize düşenin onlara sorgusuz sualsiz tabi olması gerektiğiydi.
Siyasetle uğraşan İslami aktivistlerin 80, 90 ve 2000’lerde bir gelişme yaşadığı bazı konulara önceki yıllardan farklı yaklaştığı gerçeği kurulan partilerin değişen tüzüklerinden ve dünyaya bakışlarındaki değişimden tespit edilebilir.
Recep Tayyip Erdoğan bu durumu ifade ederken ‘’gelişerek değiştim’’ demişti.
Ak Partili yöneticiler ve parti tabanı gelişmeyi bıraktıkları anda geriye düşerler. İslami kesim, Kemalistlerden daha ilerici, daha geniş ufuklu, daha serbest piyasacı, daha özgürlükçü, daha az devletçi olduğu için siyasette öne çıkabilmişti. Gelişmenin önünde en büyük engel olarak; dini anlayışın katılaşması, geleneği kutsama, yeniliğe kapalı olmak vardır.
İslam, çağlar boyu devam edecek bir inanç sistemi ve yaşam biçimidir. Her yüzyılda, her dönemde insanları ileri taşıyacak dinamikleri taşıması gereken bir sistem olmak durumundadır. Bu da akıl-vahiy birlikteliğinin doğru bir dengede tutulmasıyla mümkündür.
Bugünlerde bu tartışma hemen Kur’an-Hadis tartışmasına çekilmekte. Bazı isimler verilerek konu Hadis inkarcılığına getirilerek, kötü örnekler üzerinden akıl saf dışı edilmeye çalışılmaktadır.
Anlatmak istediğimiz şudur; aslında konu Kur’an Hadis tartışması değil,
İslam’ın zamanın değişmesi, şartların değişmesi durumlarında nasıl uygulanacağı meselesidir.

CHP'nin 2. yüzyıl vizyon programını izledim.


CHP Lideri'nin başdanışman yaptığını açıkladığı Jeremy Rifkin. Baştan sona küresel ısınma hakkında konuştu. Sanki dünyanın havasını bozan bizim sanayimizmiş gibi CHP işin sonundan başladı. Ya da sanayimizi engelleme için atanan biri.
Genel sunumlardan sermaye korkmuştur. Çünkü çok teorik açıklamalar yapıldı. Halbuki Türkiye çok özel şartlara sahip bir ülke.
Bir danışman prof , gelir vergisinin artırılmasını 18 yaşına gelen herkesin vergi kaydının başlaması gerektiğini söyledi. Böylece vatandaşı da korkuttular.
Sonra parti adına Selin Sayek Böke konuştu. Gerçi ona sadece iklim ile ilgili alan verilmişti ama o genel başkan gibi konuştu. Bu arada bu kadın eğer Süryani asıllı olmasa gelen başkanlığa çok rahat oynayabilir.
Böke de şu anda iktidarın bütün yaptıklarını vaad diye sıraladı.
CHP tek başına iktidara geliyormuş gibi program yaptı. Kılıçdaroğlu ikinci konuşmasında 6'lının resmini birkaç saniye ekrana yansıttı, biz masayız falan dedi onlara o kadar yeter havasındaydı.
Netice CHP cephesinde değişen bir şey yok.

İstemezükçülere Kalsak Halimiz Ne Olurdu?

  Muhaliflerin devamlı dile getirdikleri yatırımlar gereksiz, yatırımlar yap işlet sistemiyle yapıldı çok pahalıya mal oldu, o köprüye ne ge...